21 Nisan 2015 Salı

seo kralindan tarih bilgisi3

 seo kralı


seo kralindan tarih bilgisi3 bugün yine seo kralı sizin icin en güzel yazılarını hazırladı ve sizlere seo kralı diyorki Impantorun başvekili Hadım Chrysaphius, tercüman gık üe bu- frian hazırladı. Daha sonra imparatorun da onayladığı plana göre ^ para ık aldatüklannı aandıklan Attila'nın yakm adamı ve muhafızlannın ^ c^n Edekon ülkesine geri döndüğünde Attila'yı öldürecekti. Bunun içi^ ^ donen Hun edilen ile bnriikte Maxuninos başkanlığmda, Priskos'un da dâhij^^ duğu bir Doğu Roma elçilik heyeti Atilla'ya gönderildi. Heyetin başkanı MajJ mınoa ile Priskos'un bu plandan haberi yoktu. Bigila ise tercüman vazifesi bulunuyordu. Gerçekte ise suikast için gerekli parayı ve rabıtayı sağlayacaktı Fakat Edekon'un Attila'ya herşeyi anlatmasıyla suikast plaru açığa çıktı. Buımj uzennc Attila, üzerinde suikast için kullanılacak para ile birlikte Bigila'yı yaka latarak tutuklattı. Romalılann Attila'dan kurtulmak için son ümitleri de böyleoı tükendi”*
Uzun bir yolculuktan sonra Attila üe görüşmek bahanesiyle elçilerin Hun ülkesine geldiği sırada, Hun dış politikasmda büyük değişikliklerin meydana geldiği görüldü. Bu ana kadar ittifak halinde bulunan Batı Roma'ya karşı Atilla'nın tutumu değişmeye başladı. Dünya hâkimiyetini gerçekleştirmek içiıî Doğu Roma'dan sonra sırada Batı Roma Devleti vardı. Bu sebeple âcz içindeki Doğu Roma'nm hazırladığı plandan baştan beri haberi olan Attila onlarla yeniden antlaşma imzaladı. Bu sırada Batı Roma'ya karşı girişmeyi düşündüğü sefen meşrulaştırmak için bahaneler aradı. 441 yılmda Sirmium'un kuşatılması sırasında cereyan eden hadiseyi gündeme getirdi^^^. Attüa'nın bu diplomatik manevraları Priskos'da şu şeküde anlatılmaktaydı:
"Vedi gün yol gittikten sonra bize kılavuzluk yapan İskitleriin emriyle bir köyde durduk. Söylediklerine göre Attila da bu köye gelecek ve biz de arkasm-dan gideceğiz. Burada Bata Romalüarm elçileriyle karşüaştık. Onlar da bizim gibi Attila'ya sefarete gelmişlerdi. Bunlar arasmda Comes unvanım taşıyan Ro-mulus, Norikum (Noricae) vüayeti valisi Promutus, askerî kumandan Romanus vardı. Aetius'un Attila nezdine kâtip olarak gönderdiği Constantius ve Edekon üe birlücte olan Oretes'in babası Tatulus da bunlarla beraberdi. Fakat bu son iki kişi elçilik heyetine dâhü olmayıp bunlarla birlikte seyahat ediyorlardı. Constantius bunlarla İtalya'da tanışmışta. Tatulus'un ise Romulus ile akrabalığı vardı Çünkü oğlu Orestes Romulus'un kızı ile Noricum'un Patavione şehrinde
^ ,dlı Halefi gibi Attila ve Bleda nezdinde kihp olarak görıdenlmişti ^Hh olan Sirmium (Mitrovica)^u muhasara ettüderi zaman şehrin piskoposundan şehir alınır ve hayatta kahrsa kendisini ve
Attila Batı Roma üzerine yapacağı sefer için hazırlanırken, bir yandan da Ipjpinıtık ataklarım sürdürdü. Batı Roma İmparatoru III. Valentinianus'un kız Honoria, imparator tarafından tahta ortak olunmaması için bekar kal-iHp jorlandı. Fakat 449 yümda sarayda patlak veren bir skandaldan sonra İs-ı^y'a gönderildi ve sarayda göz hapsinde tutuldu^^^. Aşağılanan Honoria, tflbiflınnda gizlice Attila'dan yardım istedi. Aynca ona altm bir nişan yüzü-pie gönderdi. Bu teklifi kabul eden Attila, Valentinianus'dan nişanlısmm his-HM düşen Galya bölgesini başlık (drahoma) olarak istedi. Attila karşısmda »dununda bulunan kuzeni II. Theodosios'un da bu talepleri desteklemesin-korkan imparator, Honoria'yı 450 ilkbaharmda Roma'ya geri çağırdı. Ar-•d» göitermelik bir evlilikle kardeşini gelin etti^^^. Bunun üzerine savaş teh-^dade bulunan Attila Batı Roma imparatorluğunun yan hükümdan gibi dav-*dı. Ordusunu harekete geçirirken hedef şaşırtmak ve Batı Roma')a iyice ha-yakalamak için, gayesinin Hun ülkesinin kuzeyinde oturan (Germenle-teşebbüslerini bastırmak olduğunu söyledi. Bu arada Batı Roma İmpa
ratoriu^'nâ dâ haber göndererek Romahlann dostu olduğunu, ordusu l ihtiyaç duydukları anda yardım edeceğini bildirdi. Ayrıca Frankları mağl^ ^ tUcteı tonra Frank Devleti'nin dağılması ve kralın ölmesi üzerine kralın oğlunun kendisinden yardım istediğini de bahane etti. Halbûki Attila'nm ^ hedefi Germenler ve Vizigotlar ile ittifak yapmak idi^’*. Bu arada Doğu imparatoru II Theodoaıoa, 26 Temmuz 450 yümda av esnasmda atmdan rA ağır şekilde yaralandı ve iki gım sonra oldu. Bunun üzerine tahta Markıaı\^ (450-457) geçti. Kendisini kiliseye adamış olan Theodosios'un kardeşi PulcW üe evlenerek, kendisine gerekli olan devlet otoritesini tesis etti. Birçok bakımcU^ zor durumda olan yem Doğu Roma İmparatoru'na da isteklerini kabul ettıro Atüla, arkasmı da böylece sağlama almış oldu^'^.
Attüa'nm zengin ve verimli topraklara sahip Galya'yı ele geçirme planınd belki de 448 yümda Attila'nm sarayına kaçan Eudoxius'ım tesiri bulunmak! ıdı Eudoxıus, imparatorluğa karşı isyan eden Bagaudlar (çiftçi) ayaklanmasını lideriydi^ 448 yümda Cial tarihinde hakkmda şu bilgüer verilmekteydi: "Eudc xius, tıp doktoru, hiddetli ama ilimde çok tecrübeli, eğitilmiş adam. Her zama Bagaud ayaklanmasına katılmış, şimdi Hunlara kaçtı"^*. Merkezî Roma iktidı n ve senatör aristokrasisine karşı yapılmış olan çiftçi ayaklanmaları bir buçu asırlık bir geçmişe dayamyordu. Ancak 10 yü önce bastırılmış ve Tibatto tarafu dan yönlendirilmiş olan ayaklanma Eudaxius'un yönetiminde yeniden başlad Loire bölgesinde başlayan ayaklanmanm tam tarihi meçhuldü. Fakat 435-4^ yıllan arasmda yapüdığı sanüan ve geniş halk kitlelerinin de katüdığı ayaklaı manın sebepleri hakkmda kaynaklarda verilen bilgiler Roma'nm içinde bultu duğu durumu da göz önüne sermekteydi^^. Aym çağda Treveri (Trier)'de do| muş olan Massilia (Marsüya)'h Salvianus şunlan yazmakta: "Alçak, merhamc siz hâkimler tarafmdan soyulmuş, canmdan bezdirilmiş, ezilmiş olan BagaudL hakkmda, bana, onlann Romah hürriyet haklarım kaybetmekle, aynı zamam Romah isme bağlı saygılarım kaybettikleri söyleniyor. Onlarm şansızlıklan ke di günahlan olarak görülüyor. Bu adı onlara biz takmanuza rağmen, zavallı c ye adlandınlmalarmm nedeni bile kendüeri görülüyor. Onlan köpek sürüsü c ye adlandınyor ve onlan haydutluk yapmaya biz kendimiz zorladığımız hald lanetli canüer olarak gösteriyoruz. Çünkü eğer bizimküerin haksızlıklan, h
Pntkxm, t- 57-58; Jonbnta, ». 106-107; O. J. MAcnchen-Helfen, Die Welt Der Hunnen, s. 97-98.
E. A. Thompson, A Httitny af AtttİM and tht Huns, 1.124,133; F. Altheim, Attüa Et Les Huns, s. 171 B6nJL, Dms Hunnenreıck, t. 99.
P. Wâc2y, 'bunlar Avrupa'da", ». 112.
I. B6na, Dm Hunnenretch, %. 100.
^ J B Bury, Htstoty the LâLter Roman Empıre, s. 275-290; L. Hambis, AttiJa et Les Huns, s. 76 vd.
Avnıpı Huniân • U7
soysuzluklan, onlan sonuçta mülklerine el konulmasına mahkûm et-ve bunlar vergi toplayan kurumun kazanç hırsıyla yaptığı ticaret gibi, ^ kendi kazana yapmasaydı, vergi tayini başbğı altmda kendi yağmalarını ^^ppniiydılar başka ne Bagaud huzursuzluğunu ortaya çıkarırdı? Artık başka yol yoktu En azından çıplak canlannı kurtarmaya zorlanmışlardı Çunkû jjpjrkıklennı tamamen kaybettiklerini görüyorlardı. Eskiden olanlann aynısı ^^myona buğun ne oluyor? Bugüne kadar Bagaud olmayan, bundan sonra ol-ggyı zorlandı. Yani Bagaudlar en azından çıplak hayatlarmı kurtarmayı dene ğg Ama diğerlerinin başına neler geldi? Yoksullar yağmalandı, dullar yurek-jjfioıı ağıtlar yaktı, öksüzler ezildi. Kalabahk ve hiç de basit bir soydan gelme 0i, ıbme iyi yetişmiş, okula gitmiş insanlar düşmana kaçtılar. Devlet takibı-0 işkencesi altında inlemek istemiyorlardı. Barbarlann yanmda. Roma İnsanlI ıradılar. Çünkü Romalılann yanında, barbar, insanlık dışı hareketlere kat-l^gnık mümkün değildi. Yeni barbarlann arasmda yabana hayat tarzını, Ro-iMİılann içinde öfkeli haksızlığa yeğlediler. Bu nedenle ya Gotlara veya barbar-liTBi hüküm sürdüğü başka yerlere göç ettiler. Başka yere gittiklerine hiçbir za-pişman olmadılar. Çünkü esirlik görüntüsü altmda hürriyette yaşamak, lamyet görüntüsü altmdaki esirlikten daha iyidir"^.
Bu durum sadece Batı Roma için değil. Doğu Roma için de geçerli idi. Nitekim Pnskos'un verdiği bilgilerde Doğu Roma'mn hali de çarpıa şekilde ortalı konmaktaydı. "Onegesius'un sarayımn çiti etrafmda dolaşırken kıyafetinim likit sandığım bir barbar yanıma gelerek bana Grek dilinde "Khaıre" diye-û lelam verdi. Bir İskit'in Grekçe konuşmasına hayret ettim. Çünkü bunlar kendi dilini, Hun, Got veya Roma dilini konuşurlardı. İskitler arasına kanşmış İtinalılar vardı. Fakat onlar kolay kolay Grek diliyle konuşamıyorlardı. Sade ceTrakya vc deniz kenarmdaki İllyria'dan getirilmiş olan esirler konuşabiliyor-İRİL Halbûki bu esirleri yırtık elbiseleri ve kirli saçlanndan dolayı herkes kora tuuyabilirdi. Bu durum da talihsiz insanlar olduklarım gösteriyordu. Bu ıdBBaezengm bir İskit görünümü verdi. Çünkü güzel giyinmiş ve saçı daire fddmde traş edilmişti. Selamını aldım ve ona kim olduğunu, barbar toprakla-TM nasıl geldiğini, niçin İskit hayatı sürdürdüğünü ve nereli olduğunu sor-İBi 0 da cevap olarak niçin bunlan sorduğumu sordu. Ben de "böyle güzel Cnkçekonuşman meraklandırdı" dedim. O zaman gülerek aslen Grek olduğu-ticaret yapmak gayesiyle Moesia'nm Tuna Irmağı kıyısındaki Viminad-geldiğini söyledi. Burada uzun müddet kalmış ve zengin bir kadın ile ev-«•iş. Fakat bu mutluluğu uzun sürmemiş. Zira İskitler şehri zabtedince, zen-
hkz. Monum Germ. Auct Ant., neçr. C Halm, I, Berlin, 1877, s. 90-91.
1«İ • Doğu Avrupa Türk Tanhı
gın oldu^ndjın Oıwgestus Umhndan esir alınmış, zira onlarm adetlenne csarien onc« Amla, sonra da diğer İskit ileri gelenleri seçiyorlarmış Bui^^ •otıra Rofnaiiiar ve Akatırlere karşı olan savaşlarda yararlık göstererek elde tığı ganimeti efendisine vermiş, bu suretle İskit âdeti üzerine esaretten muf Sonra bir barbar kadın ile evlenmiş, çocukları da olmuş ve Onegesıus aym masada yemek yiyor, şimdiki halim eskismden çok daha iyi görüyof^^ İskit arazı sahiplen savaştan sonra sakın bir hayat sürüyorlardı. Herkes serveti ölçüsünde bir hayat geçınr ve kimseye yük olmazdı. Halbûki Romaiıl^ harpte tamamıyla mahvolurlardı çunku kurtuluşu başkalanndan beklerlerdi Efendileri de silâh taşımalarma müsaade etmezdi. Silâh taşıyanlar da kuman, danlann kötülüğünden bir turlu eski mevkilerirü elde edemezlerdi. Sulhta lae ınsamn hali savaştan daha zordur. Çünkü vergileri çok ağır ve kötü insanların zulumlen fazladır Güçlü olanın sözü geçer. Zira bütün bunlar kanunlann herkese eşit olarak uygulanmamasından doğar. Kanunlardan orada sadece zenginler istifade eder ve kanuna aykırı davranan zengin, yaptığı suçun cezasını görmez. Fakir ise, hele o kişi hukuktan anlamıyorsa bu şekilde kanunlar onu daha fazla ezer. Malı mülkü elinden almdığı gibi, hayatî tehlikesi de söz konusu olur. Çunku hakka ulaşmak sadece parayla olur. Avukat ve hâkimlerin aldıkları paralar hiç de dengeli değildir. Kim çok para verirse mahkemeye dahi çıkmadan işim halledebilir. Bu ve buna benzer misaller anlattı bana. Ben bunlara cevap olarak sakince beni dinlemesini rica ettim ve dedim ki: Roma'yı kuranlar çok iyi, temiz ve halis niyetli insanlardı. Onlar öyle bir kanun çıkarmışlar ki, insanlar mesleklerine göre aynlsmlar, bazıları hukuk koruyuculan olsunlar, bazıları silahdan anlasmlar ve savaş talimleri yapsınlar, başka hiçbir şeyle uğraşmadan savaşa hazırlıkh bulunsunlar ve bu savaş tâlimini kazandıktan sonra korkularım yenip, savaşa cesur bir şekilde katılsınlar. Bir diğerleri ise zıraatle uğraşsınlar, tarlaları işleyip mahsullerle savaşa gidenleri beslesinler. Yine başkaları ise haksızhk görmüş olanları himayeleri altına alıp, onların hakkını savunmak için kanunlara göre koruyuculuk yapsınlar. Ayrıca hâkimlerin yardımlanmn olması da sebepsiz değildi. Çünkü bunlar, hâkimlerin karanna göre kazanan insanlar haklarım alabilsinler, kaybeden taraf da verilen cezadan fazlasını çekmesinler diye varlardı. Eğer bunlar olmasalar başka davalar çıkabilirdi. Kazanan taraf daha fazla kuvvet kazanabilirdi. Kaybeden taraf da haksız düşüncelere dalabilirdi. Askerler ziraatçilerden nasıl ücret alıyorlarsa, kanun önünde dava açanların da ücretleri vardı. Çünkü bizim için bir iyilik yapılınca, iyiliğe kaşı minnettar olmamız doğru değil mi? Bir atçmm atına bakması, bir ökuzcunün öküzlerini, avcınm köpeklerini beslemesi ve insanın kendi menfaatine gelen herhangi bir şeye bakması zorunluydu. Bunun gibi kendi haksız-hğınm bir bedeli olarak mahkeme ücreti ödemesi de kaybeden tarafa ait oluyor.
Avrupa Hunlan • W
^ taraftan ise, davalann uzun oluşunun sebebi hakkı gözetmek için olu-^l^llomler alelacele karar vermesinler ve böylecc hakkı göz önünden ka-Bunun için davayı geç bitirmek daha iyi. ÇunJdı insan aleyhinde eden Allah'a karşı da günah olmuyor ve kanun herkese aynı olu-^ O^ar kı İmparator bile kanunlara uymalıdır ve imparatorun suçlaması-^ göre işler olmuyor. Eğer öyle olsaydı zenginler fakirlerin aleyhine ^Aiennı (zulum) yapabilirlerdi. Ancak ceza çekmeden gizlice kaçanlar ola-^ Tabiitıyla zenginlerde de fakirlerde de bunun örneklerini bulabiliriz Şa-işler ve suçlama kâfi değil ise, cezadan kurtulmuş olabilirler ve bu sa-Romalılarda değil her yerde böyledir. Ona dönerek, semn hürriyet kazanımı m savaşa götüren sahibinden değil, sadece talihinin iyi gitmesinden bı-)ntfidedim. Çünkü bir cahil olarak düşman onu kolayca öldürebilirdi. Eğer sa-^nfis\ kaçsaydı bu sefer kendi sahibi tarafından cezalandırılacaktı. Romalılar turmftçılere daha iyi, hoca ve peder gibi davramyorlardı. İyi davrandıklan za-lur karşılık olarak iyilik görüyorlardı. Fakat hataları için kendi çocuklan gibi (tfilındmyorlardı. Romalılara göre ölümle cezalandırmak yasaktı. Onlarda humvetın çok çeşidi vardı. Bunu sadece hayatta iken değil öldükten sonra da yiınabılirlerdi. Çünkü servetleri hakkında istedikleri gibi karar verebilirler «olülcnnın mülk hakkmda vermiş olduklan karan da kutsal sayarlardı. Dahi birçok açıklamalarda bulundum ve ağlayarak, gerçi Romahlarm kanunlan pnl fakat şu anda idarede bulunanlar eskilerin vicdanım taşımadıklan gibi d\imdı kötülemektedirler dedi"“*.
451 yüı başlannda Attila, Hun ve müttefiklerinden oluşan oldukça büyük andaki gücü Galya'ya doğru harekete geçirdi. Bu arada sefere çıkmadan önce DDju Bat Roma imparatorlarına birer elçi göndererek, "'Hem benim hâkimim la de semn hâkimin olan Attila, hiç vakit kaybetmeden bir saray yaptırmam nonyakendismi kabul etmeni emir buyurdu" mesajmı iletti^. Böylece daha bışiangıçta korku salarak büyük bir psikolojik üstünlük elde etti. Zaten Jorda-leı'ın dediği gibi "Bu kurnaz adam harpte silah kullanmadan önce, yalan ve hi-im çok iyi kullamyordu"^. Esasmı Hunlarm oluşturduğu orduda, en büyük ıpritğı Germenler oluştururdu. Bunun dışında hayli kalabalık olarak krallan Aıdank ve Valamir'in komutasındaki Gepidler ve Ostrogotlar Ue Rugi, Skir, ftud, Alaman, Herul, Thüring, Burgund ve Franklar da Hun ordusunun diğer
179 • Doj;u Avnif» Türk Tanhı
kısmını meydsnjı getirdi*®' Attils ordusunu iki kısma ayırdı. Bir kısmış m'nm sağ kıvılanndakı Roma kalelennm ele geçirilmesine memur etti. sun ise Tuna'nm sol sahillerinden ilerleyerek güzergâhları üzerindeki kavin^^^ n İtaat aHma almakla yükümlü idi. Sonunda iki ordu Ren sahillerinde birleşti^^ Attıla Galya'ya do^ ilerlerken. Germenlerden bir kısmını yedek olarak ger^j bıraktı Ayrıca az sayıdaki bir Hun atlı birliğini İranlılara karşı ayaklanan mlere destek gayesiyle gönderdi. Az sayıdaki Hun atlıları Kafkas geçidindei^ Iran sınır barikatlarını yaramadı. Bu sebeple 26 Mayıs 451'de Avrair bölgesinde, kı tragk savaşta Ermemlerin korkunç yenilgisine mani olamadı^.
Galya'ya doğru harekâta başlayan Attila Ren Nehri'ni geçerek Galya'n^ kuzeydoğusundaki şehirleri ele geçirmeye başladı. Bu arada, Galya'da Roıtiab-lann dostu olarak bulunduğunu, gayesinin hâkimiyeti altından kaçan Vizigotla-n tedip etmek olduğımu ilan etti. Muazzam Hun ordusu karşısında şehirler birer birer teslim oluyor, kaleler ele geçiriliyordu. Roma kuvvetleri bile ric'ata mecbur olmuş ve Loire sahillerinde toplanmıştı. Hun ordusuna karşı koyacak hiçbir kavım bulunmuyordu. Bazı Burgund ve Frank gruplan mukavemet etmek istemişlerse de, Hun ordusu tarafmdan mağlûp ve perişan edilmişlerdi. Galya bölgesindeki şehirlerden sadece Paris ile Troyes Hun saldmsmdan kurtu-labildi. Bunun üzerine halk arasmda, iki şehrin azizler tarafından korunması sayesinde kurtulduğu inana doğdu^.
Attila ilerlemesine devam ederken, arkasmda kuvvetli bir kale olan Metz'i bırakmak istemediğmden şehri muhasara etti. Fakat şehir müthiş bir mukave-met gösterdiğinden muhasarayı kaldırarak çekilmek isterken kalenin bir tarafının yıkıldığı haberi gelmesi üzerine, şiddetli bir hücumla 7 Nisan tarihinde şehri ele geçirdi^V Gr6goire de Tours kroniğinde Metz'e gelen Hunlar hakkmda şu bilgileri vermekteydi: "Hunlar Pannonia'yı terk ettikten sonra. Paskalya bayramından bir akşam önce Metz'e geldiler. Şehri tahrip ettiler. Birçok insanı hatta rahipleri büe öldürdüler. Koca şehirde rahip Stephan'ın oratoryası dışmda hiçbir şey kalmadı. Bu oratorya hakkmda duyduklarımı anlatmadan geçemeyeceğim. Söylenenlere göre düşmanlar şehre gelmeden bir gün önce, rahip Stephan bir konuşma yapmış ve bu konuşmada insanlara şehirlerini korumalarmı, şehri
fonUmes, m. 108; I. Böna, Dr İm Dmcte Juufu ’a Erdöekfe V^poque de im Migration des Peuples en Traneylva-ntm (271-995), bkz. Histoire De Lm Transyhmme, ed. B. Köpeczi, Budapest, 1989, s
^ çehnnın yanmış harabelerini arkasmda bırakarak ilerlemesine devam j^töla. Reıms şehri önlerine geldi. Bu muhteşem ordunun hareketim oğre *^ıkah 7^ ederek dvara kaçtı. Şehirde yalnız piskopos Nicasius ile bır-kalnuşü. Hun ordusu bunun üzerine hiç mukavemetle karşılaşmadan ÜL df Daha sonra Attila ordusu ile güneybatıdaki Orleans şehnne
^veLoıre taş köprüsü ile korunan, çevresi yuvarlak kalelerle sağlamlaştınl-muhasara etti. Köprünün çok büyük bir ehenuniyeti vardı. Çunku ora-jihıp olan Vizıgoüann ülkesine giriş ve çıkışa hâkim oluyordu. Koprûbaşın-^ muhkem şehir Orleans da önemliydi. Şehir yeteri kadar ahalisi ve gücü ol-rağmen böyle bir kuvvete daha fazla dayanamazdı. Nitekim Alanlarm ^ vf şehrin sahibi Sangiban Hunlara katılarak şehri teslim etmeye karar ver-^ Bu sırada Aetius da Galya bölgesindeki barbarlardan oluşan Roma ordu-jyYİa Caly^'y^ geldi. İlk iş olarak Vizigot Krah I. Theodorik'in yardımını sağla-ggya çalıştı Yaklaşan tehlikenin büyüklüğünü sezen Theodorik Aetius'a yar-^ etmeye soz verdi. Vizigotlann merkezi Toulouse'de dört oğlunu bırakıp, buvük oğlu Thonsmund ile Theodorik'i alarak Aetius'la buluşmak için yola çık-a* ** Gotlann Aetius'la işbirliği yapması hususunda Sidonius şu bilgileri kaydet-
*fmştr Tvü, t. 480, F. Althdnv Athla et Les Huns, s. 175-177; A. Ferrill, The Fâll of the Ramen Emptrt, Lti^l986,t.l4S-149
*ijtşm ât Totffı, bkz. Monumenta Germanu Historica Scriptore$ Rerum Merooıngıctrum, I neşr W Aüdt 1885, $. fP-72, H. Homeyer, Attila, s. 143-144.
*Omhm Pmdmk, bkz. Corpus Scnptorum Historiae Byzanhnae, neşr. L Dindorf, Bon, 1832, ı. 583; A Mıkt-}. İHâC HtsUare Rotruune, ParİB, 1925, s. 431-432; A. Gibbon, Roma împentorluğu 'nun Gerihpş mÇâ^Tmk,m,%.235vû.
*Ceeodonıs, Veriae, bkz. Monumenta Germaniae Historica, neşr. Th. Mommsen, XH, Berlin, 1894, ı. IS7;Itsâam, %. lOS-109; A. Thierry, Histotre D 'Attila, s. 155 vd.; B. Szâsz, A Hünok Törtinete..288-2NC 8 S. Bechrach, A History of the Aians in the West, %. 65.
-VbüDt onlusunun bu hareketi hakkında Gregoire de Tours kroni|inde şu bilgikr verilir liun Knh Altilii. Galya'nın bir çok şehrini yakıp yıktıktan aonra, Metz'den Orieanf a ilerledi, insanlar o ■■imla Orlaans'ta I’iakopoa olan Anianus'a ne yapmalan gerektiğini sordular. Anıanus da onlara pkndınranna gidip, tanrının onlara yardım gönderip göndermediğine bakmalarını söyledi. Çün-h Asmiius, Aetıus'un yardıma gelmesini bekliyordu. Hunlar saldırıya geçmeden az önce Aetius, ^ laalı Theodench, onun oğlu Thonsmund ve onlann ordulanyla birlikte geldi. Diifmanm ustü-
**iil4ınp onlan püskürttüler. Attila düzlüğe gen çekilmek zorunda kaldı ve Metz’de yeni bir sal-bazurtanmaya başladı. Bımu haber alan rakipleri de bir kaışı saldm için hazırlandılar" H.
Attık, s. 150-152; F Altheim, Attila Et Les Huns, s. 177-178; Jordanes, s. 110; Stdontus , t ^'^.hmp&Ttro, s. 481
172 • Doju Avnıpı Turk Tarihi
h "Aetms Alpleri tcrkeder etmez, Gotlann can düşmanlan olan Hunlan ülı nnde her an beklediklennın habenni aldı. Bunun üzerine cesaretini topiay^^*’ Avıtus'un yanına gitti ve Hunlar karşısında Gotlar ile Romalılann birleş^^^ için yardım istedi. Avıtus bu teklifi kabul edince, Aetius yola çıkarak izlerim takip etti. Gotlar, kendilerine söylenen sözleri dinliyorlardı. Çünkü re^ olmak yerine her türlü kötülüğü göze alıyorlardı"^. Bu arada Sangibus'un diğı karan da haber alan Aetius, şehrin müdafasma derhal askerî kuvvetler sev^ etti. Attüa şehn zaptetmek istediyse de, mühim bir müdafaa ile karşılaştı. Aha. lımn bu direnişi, Aetius ve Theodorik'inde askerleriyle şehrin yardımına gelmç. sim sağladı®^.
Vizıgot Krah I. Theodorik, Attüa üe hareket eden Alan, Burgund, Frank, Sarmat, Saksonlar gibi Galya ordusunun büyük bölümüyle karşı karşıya geldi. Attüa, savaş için uygun bir yer aramak ve rakiplerini oraya çekmek için geri çekildi®*. Bu sırada ordunun moral gücünü arttırmak gayesiyle topladığı askerlere bir konuşma yaptı. Jordanes'in yazdüdanna göre Attüa şunlan söylemiştir "Ordusunun sendelemeye başladığmı gören Attüa, onlan şu sözleriyle cesaret Icndirmeye çalıştı: Bu kadar çok kavim üzerinde kazandığınız zaferlerden son ra, şimdi dünyayı istilâ etmek üzere olduğunuz sırada sizi gayrete getirmeyi uy gun bulmam. Çünkü bu ancak acemi komutanlara, tecrübesiz orduya karşı söy lenir. Zaten savaştan başka bir şey tanır mısınız ki siz. Bir erkek için, elinde silâ hı üe intikamım alması kadar güzel bir şey var mıdır? Tabiatm, kalbi intikam hırsıyla doldunnası en büyük bir lütuftur. Bunun için her halükarda düşmana hücum edelim. Çünkü daima ilk hücum eden daha cesurdur. Bu birleşmiş çeşitli kavimleri önemsemeyiniz. Zaten müdafaa için birleşme de korku alametidir. Görüyor musunuz? Daha hücumdan evvel onlan korku sardı. Tepelere çıkmak istiyorlar. Fakat buralan da onlan kurtaranuyacak. Düz yerlerde sığmacak yer arayacaklar. Bunu da başaramayacaklar. Romalüann pek beceriksiz silâh kullandıklarım biliyoruz. Bunun onlar için ilk başarısızlık belirtisi olduğunu söyleyemem. Fakat toz tabakası onlann aleyhindedir. Disiplinsiz bir surette birleşe-rek kalkanlanyla savunma yapmak istiyorlar. Bunlara asla önem vermeyerek Alanlar ve Vizigotlarm üzerine hücum ediniz. Burası savaşın en çetin olacağı yöndür. Sinirler kesilince, uzuvlar düşer ve kemikler çökerse vücut kendini tutamaz. Kalpleriniz heyecanlansm, âdetiniz üzere heyecanla hücum ediniz. Silâh
Icuvvetım, Hunlann azametini gösteriniz. Eceli gelen rahat yatağında c;gvaş olmamış olsa idi bu kadar kavim üzerinde Hunlar hâkim olarak
tniydi? Maeotis kapah, gizli yollarım asırlardan beri atalarımıza mçin ■»5aşandan emmim. Bu savaş meydam Hunlara iyi gelecek, talih vadetmek-^ Düşmana ilk oku b>en atıyorum ki, okumun değdiği adam ölmüş insan de-Zira Attila savaş yapmaktadır"'^.
Aynca Attila bu sırada civarda askerlerin bulduğu kâhinden, bu savaştan galip geleceğini sordu. Aynca bir koyun kesilerek, kürek kemiği ateşte kemiğm ateşte aldığı şekille harbin neticesi öğrenilmeye çalışılmıştı. Çdjn lalın neticesine göre düşman komutam ölecekti. Fakat Hunlar da mağlûp oiicaktı** Her ne kadar Türklerde kürek kemiğini yakarak fala bakmak âdeti yıravorsi da^' kaynaklarda Attila için verilen bilgilerin teferruatı tam olarak ınlışümamaktadır.
Günümüze kadar ulaşan bilgilere, özellikle Galya kaynaklarına göre iki or-âi Maunca veya Mauriacum bölgesini çeviren ve antik şehir Trecas (Tricassis-Încasora-Troyesl'den 5 Roma mili (yaklaşık 7,5 km) uzakta bulunan düzlükte ûnşlaştıUr. Yani Campus Mauriacus veya Mauriacum Campanum'da karşı kışya geldiler. Diğer coğrafi anlamda Campania denen düzlükte, Seine (Sen) Nehn ivin sol kıyısında ve Galya'h olmayan yazarlar tarafmdan söylenen Cata-drtmum'da savaş olmamıştır^^^.
Harbin zamanı tam olarak bilinmemekteydi. Aureliani 14 Haziran'da Atti-knm kuşatmasmdan kurtuldu. Yaklaşık 180-200 km uzunluğundaki bir alan-
geri çekilme hazırlıkları en az iki hafta sürdü. Bu açıdan savaş Haziran ayı-«son günlerinde olmuş olmahydı^^. Tricassis önündeki 5. mili gösteren tâcm penesindeki bölge, tahminen Sen Nehri'nin geçiş yerinden yararlanılarak Aure-
İNM,». 110-111.
H S Orkuıv, Attık ve Oğullan, İstanbul, 1933, s. 71. k\ma,Târ^ ve Bugün Şamanizm, Ankara, 1986, s. 154-156.
IMaKi.». 113-114, E. Gibbon, Roma İmparatorluğu’nun Gerilryiş ve Çöküş Tarihi, İÜ, s. 242 vd., A. Idrianit ‘Notet et Documents", Rrvue des Etudes Hongroises, VI, 1928, s. 105-107; A. Alföldi, "T^e» 0M^Calâlâunique8*, REH, VI, 1928, s. 108-111; P Vâczy, Hunlar Avrupa’da, s. 114; I B6na, Dos Hemmreıck o- 94.
Imş «liuıda ıkı ordunun dizilimi şu şekilde idi: Hunlar, Attila'nın kumandasmdaki ordunun MİezM teşkil ediyordu. Sol cenahta üç kardeş Valamir, Theodenür ve Vıdemır'in idaresindeki QnM|Ddâr; Mgda iae Ardarik'in yönetimindeki Gepidler ve diğer kavimler bulunuyordu. Karşı ta-kk m Aetau* Komab kuvvetlerin başmda olarak sol kısımda, sağ yanda Ostrogotlann karşısında 4nk fduide Vizigotlar, ortada ise Burgundlar, Franklar, Alanlar ve diğer yardımcı kuvvetler yer mfrnâu fmkım, 1.113, B. Szâaz, A Hünok Tört^te. . ., s. 291-296; H. N. Orkun, AtUla ve Oğulîa-«Momnuen, Gesammelte Sehnften, s. 542-544; C. D. Gordon, The Age of Attila, s. 105-106; I marn, Athk et Ln Huns, s. 179 vd.
lianı-Tnausis ana çizgisi boyunca yapılan şiddetli çarpışmanın bir yeriydi Kikteki savaş kuzey, kuzeybatı yönünde ağırlık kazandı^. Tricassis'in tısında Sen kıyısının solunda kurulmuş küçük Antik kent Brolium'un 18 ktnmda, Attıla'ya Ubı Germen savaşçıları, savaştan önce veya hemen sonra T,,, Başpiskoposu Azız Lupus'un emriyle kralın önüne çıkmak isteyen mıanus'u ve onun yol arkadaşlarmı öldürdü. Bu durum Hunlann sağ kanadını,^ Brolium'un yanında bulunan Sen Nehri'nin diğer önemK geçiş yerini savundul^, lannı veya savaştan sonra oradan Pouan-sur-Aube yönüne doğru çekildiklerini gösterdi Brohum, ortaçağm ilk zamanlarmdan beri Hun devrinde ölen birismm adını taşıdı (Samt Mesmin) Olaylar bu isimle hiçbir zaman var olmamış olan kutsal Memonus ile ilgili efsanelerde farklı anlatüdı^*^'. 30 ile 50 bin arasında olduğu kabul edilen Hun askerlerin sayısı (o devre göre hayli fazla bir sayı idi) eski ve yeni tarihçiler tarafmdan oldukça çarpıtıldı^^.
Öğleden sonra üçten, akşam karanlığı çökene kadar süren dehşet verid savaş hiçbir galip taraf getirmedi. Attila karanlık çökerken karargâhına döndü, tahta araba ve eyerlerden bir set oluşturdu. Vizigot-Roma ordusu, Hunlann yoğun ok yağmuru sebebiyle karargâha saldıramadı ve karanlığın çökmesi sebebiyle onlar da karargâhma geri döndü. Aetius ise geceyi kalkanların koruması altında geçirdi^^. Hun karargâhmm yahut savaş yerinin yalanlarında son zamanlarda bir Hun kazanma ait kınk parça bulundu. Bunun Attila'nın akrabası olduğu iddia edilen ve savaşta ölen Laudarikin gömülmesiyle ilgili olup olmadığı kesin olarak saptanamadı^^.
Vizigot kuvvetleri atmdan düşen ve o sırada Ostrogot soyundan Andagis tarafmdan mızrakla öldürülen kralları I. Theodorik'in cesedini de yanlarına alarak, savaşta başmdan yaralanan tahtm varisi Thorismund'un krallığını emniyet altma almak için hızla yurtlarma döndü^^’. Diğer müttefikler dağıldı. Aetius ise fazla önemi olmayan kendi askerleri ile bir süre karargâhta kaldı. Daha sonra
fohtmnes De Tkurocz, s. 40-44; K.. Fiacher, Die Hunnen im Sckwetzertschen Eifischthale. Zürih, 1896, s. 107-109
^ I. Bötuı. Dms Hunnenretch, s. 96-97
^ E. Oemougcot, Attiia et L«s Gaukns, M6moires de l^Soa6t6 d'agriculture du dfpartement de la Mar-nc, 73, Pana, 1958, s. 7-42; V De Caen, Attila, Normandıe, 1990, s. 24-26 ^ /iTrAmrı, 1 Ofl 111. Proeper Ttroa, 482 vd.; E. Adıeoli, "Contributo top>ograftco alla battaglia dei çatala-unici'', Htatorm, 1927, a. 146-152; P. Vâczy, "Hunlar Avrupa’da", s. 114-115; H. Schreiber, Die Hunnen, s. 219
^ Attila'nın akrabası olduğv söylenen Laudarik'in, onun kayuıbiraden olabilecek de ileri sürülımif-tür TK Mönünsen, Geaammelte Schriften, s. 542-543; I. Böna, Dms Hunnenretch. s. 97 ^ E A. Thompson, A Hiatory of Attila and the Huns. s. 141-142; E. Stein, Histoire du Bas Empire, I, Ams-terdam, 1968, s- 317-337; O. J. Maenchen-Helfen, Dte Welt Der Hunnen. s. 104-106
Avrup* Hunlan • 175
Başpısi^oposu Lupus'un Ren Nehri'ne kadar yol gösterdiği Attıla'yı ta* istedi. Fakat perişanlığından bunu başaramadı^ Ülkesine gen dönen ^ bu sırada Tuna üzerinden kendisine gönderilen ve görüşmek isteyen as-komutanı Apollonius başkanlığmdaki Doğu Roma elçilik heyetim kabul ^0^ Vergilerin ödenmesini isteyerek onlan yeni bir harple tehdit ettı®V
Bu arada savaşa katılanlarm sayısı, verilen kayıplar ve harbin neticesi mev-^ oldukça ihtilaflıdır. Batı Roma üzerine yürüyen Hım ordusunun miktan-yazarlar 500.0(XXe kadar çıkarmışlardır. Aynca savaş alamnda her iki ta* g^olu sayısının 300 ila 500 bin arasında olabileceğini de söylenüşlerdir. Sava* )er iki tarafında, müttefikleriyle beraber kalabalık bir ordu teşkil ettikleri, IKbın neticesinde çok sayıda kayıp verdikleri biliniyorsa da, verilen rakanüann mübalağalıdır. Nitekim devrin şartlan ve nüfus hareketlerine göre, Atti-Bnwbwbmeydanmdaki ordusunun 20-30 bin arasmda olduğu, her iki tarafın iıvıplanmn sayısınmda, Jordanes'in bahsettiği 165'in en fazla 1 /5'i kadar oldu-^ uhmın edilmıştir^^. Savaşı kimin kazandığı meselesinde de tam bir fikir birici bulunmamaktadır. Umumiyetle Roma kaynaklarma, kilise tarihlerine ve (ieıtınlara atfen Attila'nm mağlûp olduğu kabul edilmektedir. Fakat batı kay-nıidınnm kendileri dışındakiler için verdiği bilgilerin ne ölçüde güvenilir oldu-^ ffo. onune alınırsa, neticenin öyle olmadığı görülebilmektedir. Çünkü çok mtun gördükleri medeniyetlerinin nereden geldiklerini bilmedikleri bir kavim tıntmdan mağlûp edilebileceğini kabul etmek istememişlerdir. Bu arada harbin jKSonuçlanna bakarak, harbin galibi ve mağlubu olmadığı da düşünülmekte-ir Butun bunlarm yanmda Attila'nm açlığa, salgm hastalıklara rağmen ordu* «N ülkesine sağ salim döndürebilmesi, aradan bir yıl geçmeden yine güçlü bir Roma önlerinde görünerek büyük bir dehşet, korku verebilmesi. Roma lııioımetı ile perişan ve az sayıdaki ordunun aczi göz önüne almdığmü”*, zafer ffbişannın Athla'ya ait olduğu anlaşılacaktır^.
A. Alioidi, Mag}gnromâg nipeı is a Römai btrodalam, Budapest, 1934, s. 53-57; A. H. M. Jonea, The Ltt-Im^nn 2S4-602, s. 192-201.
fknıinnı, Hunlarla Batı Roma arasında vuku bulan Campus Mauhdus savaçmı oldukça degifti-mA aüilBUftır. Nitekim Attila'yı Roma'ya kadar ilerletmiş, savaş yeri olarak da Roma önlenni yüaıufür OyM bunlarm hiç biri gerçek dununla ilgili değildir. Buna rağmen verdiği bilgiler, sa-<ifiı «iakâlı maanlarm şuurunda oluşan değişik duygulan yansıtması bakunmdan önemlidir. A tValraann, Dmmscii ViU tsidori, Paris, 1862, s. 125-126; E. A. Thompson, A History ofAttila and the Hmm,i 143
WsMi,ı. 114;0. Maenchen-Helien, "Huns and Hsitmg-nu", Byzantüm, 17,1944-45, s. 239. ^itki,AHümık Törtinete..., s. 296-298; F. Aİtheim, Attüa et Les Huns, s. 183-186; L. Vârady , Osf ^pâAumlert
önündeki ion guç Sasaniler üzerine büyük bir harekâta hazırlandığı $ır^ yeni yaptığı evliliğin zifaf gecesinde ağzından, burnundan kan boşalması tiyle oldu (453 ılkbahan)*’
Attila'mn Ölümünden Sonra Avrupa Hunlan
Birçok kavmı hâkimiyet altına alan, Doğu-Batı Roma devletlerini baskı al. tında tutan ve vergiye bağlayan Avrupa Hun Hükümdarı Attila, öldüğıi za* man arkasında sınırlan tam olarak tespit edilemeyen fakat bir taraftan Atlas Okyanusu üzerindeki adalara, diğer taraftan İran'a belki de Altaylara kadar uzanan büyük bir imparatorluk bıraktı^. Zaten başlangıçtan beri Hunlann ha reket sahalan kendi hayat şartlanna da uygun Doğu Avrupa'daki bozkırlar oldu. Nitekim Hunlann batı istikametindeki ilerlemeleri Balkaş Gölü'nün güneyinden Soğdiana Bölgesi'ne, oradan Kafkasya önlerine ve Don-İtil (Volga) nehirlerinin aşağı mecralanna doğru idi^. Buradan Orta Tuna merkezli Hun fütuhatı; Ukrayna'nın bütün güney bölgesi, akabinde Don-İtil arasındaki düzlük, kuzeyde Saratov ve Kuybişev'e kadar uzanan, güneyde ise Don Nehri'nin aşağı kısmı, itil ve Kafkaslar tarafından kesilen açık, otlu Avrupa bozkırlannı kapsadı^ Iklimm kurak olması dolayısıyla büyük çapta ormanları olmayan fakat otlu ve hayvan yetiştirmeye müsait, Mançurya'dan Karpatlara kadar uzanan bu bozkır sahası iki rmntıkaya aynhrdı. Biri topraklan mümbit, İkincisi ise
Attila lun Roma seferi donufünde evlendiği lldico'nun menşei belirsizdir. En çok Germen yahut Got asıllı olduğu uzennde durulmuşsa da, kimliği kesin olarak tesbıt edilememiştir. Özellikle daha sonraki destan ve efsanelerde ismi ve aslı iyice karışmıştır Bu arada Attila'nm o devir için bilinmeyen bir hastalıktan mı öldüğü, yoksa gerd^c girdiği eşi tarafmdan mı öldürüldüğü meselesi de bılmmemektedır. Yalnız eğer eşi tarafmdan bir cinayete kurban gitseydi bunun tesirleri çok daha farklı olur ve planh olması gereken hadise değişik tarihi kaynaklarda mutlaka akis bulur ve ülkede durmasma izin verilmeyip mbkam alınırdı Bu olay sonraları sadece destaıüara yansımıştır Çunkı tarihî ana kaynaklar vakada maalesef suskım ve yetersiz kalmaktadu. B. Szâsz, A Hünok Tör-îineU , a. 362-363, E A. Thompson, A Hıstory of AttıU and the Hunt, s. 14B-151; B. Spuler, Geachich-te Astens, Münih, 1950, s. 321; Z. Gombocz, 'The Bulgarische Frage und Die Ungansche Hunnensa-ge", Ungansche fakrbücher, 1,1921, s. 173 vd., Fr Klaebcr, "Attila’s and Beowulfs Funeral", Publtca-hom of the Modem Language Assodatum of America, XLI1, 2,1927, s. 257-258.
^ Th. Mommsen, Gesammelte Schnften, s. 539; F. Althom, Geshıdrte Der Hunnen, /, Berlin, 1959, s. 4 vd.; L Risonyı, Tarihte Türklük, Ankara, 1971, s. 69.
^ F. Altheim, Geı^ııdılr Der Hunnen, I, s. 101.
^ üih nin ölümünden »onra koskcxa devlet parçalanma ve çökme surecine en buyuk sebebi ise Attila gibi karizmatik bir liderden sonra onun ^ ^l^urulamayarak merkezî otoritenin zayıflaması idi. Ayrıca Attila'nın ^ ^ian sisteminde gerçekleştiği yeni yapılanma da önemli bir faktör ol-^*'^Nıtekım kabileler konfederasyonu ve kan bağı, akrabalık uzerme kuru-aksine, Attila'nın iktidarında kabilelerin, boylann gücü kırılmış, lA esas alan yapılanmaya müsaade edilmemiş ve kabile beyleri merkez-****^|jj^tınlnrıışlardır“". Avrupa'da hâkimiyet altma alman kavimlere ise ^ vermek ihtiyaç arımda belirli sayıda asker göndermek gibi mukellefiyet-getirmeleri şartıyla içişlerinde serbestlik tanınmış fakat Doğu ve Batı başta üzere başka devletlerle münasebet tesis etmelerine izin veril-Ayrıca tâbi kralların bazıları ile yabancı uyruklu birtakım insanlar ise HiS» başkentinde Atilla'nın hizmetine alınmış, çeşitli makam ve mevkilerde gö-jj^inlmışlerdir. Farklı kavimlerden gelen bu kişiler Attila'nm diplomatik ll0iru verine getirmişler, ülkeye gelen yabancı elçilik heyetleri ile müzakerelerle bulunmuşlar, Attila'mn elçisi olarak İstanbul başta olmak üzere yabana baş-^ıtiııv gitmişler, tâbi kavimler arasmdaki nizamı sağlamışlar, vergi toplamış-^ bcııetı ve ülkenin gıda ihtiyacmm karşüanmasmı organize etmişler, Atti-hMP şih» korumasını sağlamışlardır. Hun hiyerarşisinde belirli yeri, nüfuzu olan bu kişiler aynca muayyen günlerde Attila'ya silahh olarak eşlik etajer Atüla'nm huzuruna direk çıkma ve görüşme hakkma sahip olmuşlar, AMİi nın oğullan yanmda veya müstakil olarak sorumluluklanna verilen belir-ibolgenın idaresini üstlenmişler, sefer zamanlarmda emirleri altma verilen kı-İm ile asker göndermekle yükümlü tâbi kavimlerin kuvvetlerine kumandan-
* l lHOByi, AAmr Arkeolojmnde Hunlar, Atfarlar, Macarlar, İstanbvıl 1938, s. 2; F. Altheim, Geshıchte Orfimn,Ul03 vd.
AÜı mıı Turk anUıkr başta olmak üzere bazı kabilelerin nüfuzlarını arttırmalarına müaaade et-at)T|) beykn merkezden uzaklaştırmasınm temel sebebi büyük ihtimalle, daha önceleri Amilsur-klhMriar, Tonesurlar ve Bolseler gibi kabilelerin Doğu Roma ile münasebet kurup isyana teşeb-k>anşafanalanndan dolayı bundan sonra böyle hareketlere mani olmak içindi. Nitekim Doğu k* ü» yapılan afMÜa^nalarda buna özellikle dikkat etmiş ve herkese ibret olsun diye de Hun hü-•“dıraojrundan olup İstanbul'a kaçan ve kendisine iade edilen Mama ile Attacam'ı Maıgus'da *»Hbrmişhr. Pıiskos'ım eseri için bkz. A. Ahmetbeyoğlu, Grek Seyymht Prtakoe (Vjutr)'M Çâre Av~ »*kan, İManbul 1995, s. 23; Jordanes, Romana et Gettca, Berolini 1882, s. 90; J. Harmatta, "The the Huns", Acfa Archmeologtca Academiae Setenharum Hungancae, I, 1951, s. 137; A. Avrupa Hun imparatorluğu, Ankara 2001, s. 60-62.
hk etmişlerdir Boyların nufuzunu kıran Attila, hâkimiyet altma aldığ, kâvimlerden »eçtıği bu insanlarla, yeni bir düzen ve şekle soktuğu devW S dişine sadakatle hizmet eden, gelecekleri yalnız kendisme bağh olan arj.*^ tık bir zümre teşkil etmiştir
Bunlann neücesi, hâkimiyet altına alınan, içişlerinde bağunsu, kendi lanmn idaresinde Hunlara hizmet eden ve Hun devlet yapısını, hükümd^^ sini iyi tanıyan kavımlerin birbiri ardmca isyanı ile bağımsızlıklannı elde ^ lerinı getirdi. Bu arada kardeşler arasındaki hoşnutsuzluk da devletteki bu zulmeyi kolaylaştırdı. Her ne kadar Attila'dan sonra İlek başa geçtiyse de ^ leh toparlayarak tâbi kavimlerin isyanına mani olamadı^. Attila'nın sağbğu^ bir kaç hanımı olduğu biliniyorsa da, bunlardan dünyaya gelen çocuklan kmda rivayetler dışmda sahih malûmat bulunmamaktadır. Fakat bunun yaju,^ da tarihî kaynaklarda, baş hatunu olduğu kesin olan Ankan^ ile onun dünya ya getirdiği çocuklan ve hukukî olarak Hun tahtmm varisleri olan İlek, Dengj. zik^, İmek tanınmaktadır. Bunun yanmda daha sonraları Bizansb bir haıum-dan doğan Emmetzur, Uzendur ile Gepid Kralı Ardarik'in kızmdan olan Gh^ ism isimli üç oğlunun daha olduğu, bunlann daha sonralan Doğu Roma sarayı-na kaçarak orada yaşadıklarmdan bahsedilmişse de^ Jordanes bunlardan ilk üdsınin Attila'nm oğullan değil akrabalan olduğunu yazmıştır^\ Destan ve efsanelerde tasvir edilen abartılı olaylar dışmda, sahih kaynaklarda Attila'nın eşleri ile İlek, Dengizik, İmek dışmdaki çocuklan hakkmda başka bilgimiz bulun
1. Böna, Dv Hunnenretch, Stuttgart 1991, s. 61-71; J Harmatta^ 'The Golden Bow of the Huns ",i 142 vd.; E. A.Thompton, A Hisory of Attila and the Huns, Oxford 1948, s. 177 vd.; F.Altheim, Attılıel La Huns, a. 131 vd., 158 vd.; R. L Reynolds-R. S. Lopez, "OdacerGerman or Hun?" American Ha-toncal Retnew, 52,1946, s.48-53; B. Szâaz, A Hûnok Töriinete..., s. 368 vd., 389 vd.
C A. Macartney, The end of the Huna", Byzantımsch-Neugnechtsche Jabrbücher, 10, Athen 1934, t 106 107; Viczy, **A Hunok Europan", Attila is Hunjat (Szerkeaztette, Gy. N6meth), p. 135-136;]. Hannatta, ^A Hun Biradalom Felbomlisa, I. A Hun târsadalom Attila koriban", A Magyar Tudo-manyos Akaddmıa târsadalm-törtineh tudomânyok osztdiydnok közleminyeı II, 1952, a. 147-192. Phakoa'un Creca, Cerca şeklinde naklettiği ve Türkçe bir ısım olan Ankan (Ang-han) "temiz, güzel aail hükümdar (kraliçe)" manasına gelmektedir. Gy. N6meth, "A Hunok Nyelve", Attila is Hunjm, s. 224-225; O Pntaak, 'The Hunnic Language of the Attila Clan", Harvard İIkrainıan Studies, VI, 4, 1982, s. 457-459.
Dengıtzık ~ Dingitnik şeklmde de görülen Dengizik adı Türkçe şahıs ismidir "Denizlere benzeyen", "Deniz" ve "Gökyüzüne benzeyen" manalarını ifade etmektedir. G. Doerfer, "Zur Sprache Der Hun-nen", 17,1973, a. 37; O Pritaak, "TV Hunnic Language of the Attila Clan'’, s. 446.
^ A Thieny, Hıstoıre D'Attüa, a. 258, H N. Orkun, Attila ve Oğullan, s. 121 Aynca H Schreiber, Dek ve Dengızık'in Kreka mn; Imek'in ise Rekam'm çocuklan olduğunu söylüyorsa da iki isim de Pnı-koa da Attila mn hamnu Ankan için kuUanünuşür Bunlar belki de bir yazım hatası olabilir. Pnste, a. 44, H. Schreiber, Die Hunnen, Munchen, 1978, a. 314 ferdana, a. 127.
Zaten Attila'dan sonraki Hunlann tarihî hadiseleri de bu üç oğlu-
u nin ölümü üzerine Hun tahtına büyük oğul Dek çıktı (453). Şehzade-ve Balkaş Cîölü'ne kadarki sahayı kapsayan Doğu Kanadı Beyi olan jağlığmda Attila tarafından veliaht olarak işaret edilmişti. İlek bazı ^ rağmen, yönetim kademesinde ikinci adam olan Onegesius
^İ2ere devlet erkâmmn desteğiyle hükümdar oldu. Kısa süren hâld-İlek, hızla zayıflamaya başlayan merkezî gücü ayakta tutma-^^ ve tâbi topluluklann, kavimlerin isyan teşebbüsleriyle uğraştı. Devlet zafiyet, hâkimiyet altına alınmış Germen kavimlerine tebaalıktan nu açtı. Bu durum Avrupa Hun Devleti'ni kesin yıkılışa sürükle-sarayı, devrinde bir siyaset mektebi, bir harp sanatım öğrenme ye-"" ıstu 0 dönemin birçok şahsiyetleri (Orestes, Valamir, Ardarik gibi) bura-^'^y^ı^er Attila'nm başkentinde görgü/ bilgi ve tecrübelerini arttıran yaban-^j^ıfunknn krallan, onun ölümünden sonra bağımsızlıklarım ilan ettikten ^ Orta Avrupa ile İtalya'yı aralarmda paylaşarak yerleştiler.
kavimlerinin bağımsızlık yolundaki ilk başkaldırma hareketi Ge-. Ardarik'te görüldü. Oysa Ardarik uzun zaman Attila'mn en sadık te-
olmuştu. Ardarik'i iki kardeşi ile birlikte Tisa Vadisi'ndeki Doğu Got Kra-^Viiimır takip etti. Böylece kısa sürede yabancı kavimlerin çoğu bu iki kral et-toplanarak mücadeleye başladüar. Nitekim İlek, Burgund ve Skirleriden faiçuk bir grubunda bulunduğu kuvvetlerle Hun Devleti'ne isyan eden Gepid KukArdarik'e karşı mücadele etti. 454 yılmda Tuna bölgesinden Güney Panno-«n döndü. Bu sırada Germen ve Sarmatlarm da ycirdım ettiği Ardarik'in ko-.p*—ıw^»in Gepid ordusu ile Karpat Havzası'nda karşı karşıya geldi. Hun İm-nattkığu'nun parçalanma aşamasmda hayatî önemi bulunan Pannonia'da >«dao (Neato) Nehri dvanndaki savaşta ordusu mağlûp oldu (454)^. Ordusu-«bışDida kahramanca dövüşen kendisi de, savaş meydamnda etrafım saran
^ VUı,UıSıcMte Softi Hangrou, Budapeşt 1940, s. 9-10; Gy. Moravcsik, ByzMnhum and tht Mafffan, ^ îfTD, t. 9-12; L B6na, Da§ Hunnenreich, s. 207.
Innağı'mn bugün tam olarak neresi olduğu bilinememektedir. Hadise haklunda tnl-9 Mtroelknus Comes'in kaydettiği "Nato*' denilcm kale ismi de burasıyla irtibatlı olabilir. ovMMida, Tuna'nm orta taraflannda Drava Nehri'nin batısmda Nedao ırmağınm suladı-Myfenen aavafm yeri olarak bugün Macaristan’daki Szertots^ tahmin edUmekte-^ Cssmi, Chronuxm, Chronica Minora, II, bke. Monumenta Germenia Hutorica, neşr. Th.
Jt***». Btriın 1840, a. 96; F Altheim-H. W. Hausaig, Dte Hunnen in O»teuropa, Baden 1956, a. 57 ^ 1 Maaachm-Helfen, Dia Weit Der Hunnen, Köln 1978, a. 110 vd.; D, Sinor, The Cambndga Hû-Cambndge 1990, a. 198, K. MAtyAs, "Hol Van A Nedao Folyö", Szdzadok, •• 941-945, P VAczy, "A Hunok Eur6pAn", p. 136. seo kralı sizin icin sundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder