24 Mayıs 2015 Pazar

google seo çalışması fiyatları ile bilim tarihi3

 google seo çalışması fiyatları


google seo çalışması fiyatları ile bilim tarihi3 evet arkadaslar sizinde bildiginiz gibi en güzel yazıları google seo çalışması fiyatları  sizler icin hazırladı ve sizlere google seo çalışması fiyatları diyorki
160)Göz ve Hastalıkları: İhsan Ahmed, İstanbul Mahmud Bey Matbaan 336 s.. 1320/1902.
161)îlm-i Hayvanat-ı Tıbbi: Hulûsi bin Raşid (1862-1936), İstanbul, Mektebi Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne Matbaası, 767 s., resimli 1313/1902.
162)Doğururken ve Doğurduktan Sonra: Besim Ömer (1862-1940), İstanbul. Matbaa-i Ahmed Ihsan, 160 s., resimli 1320/1902
NOT: Besim Ömer Paşa'nın Türkiye Cumhuriyeti’nin kırk yılındaki nüfm siyasetine yön veren perinatal mortalite hakkındaki çalışmaları bu kitaba dayanarak şekillenmiştir ve Memedeki Çocuklarda Vefayât {İstanbul İhsan Matbaası, 34 s., 1322/1904) adlı kitapta ilk şeklini bulmuştur. Sonra bu konu Birind M.T.T. Kongresi'nde (1925) Refik Münir Paşayla birlikte rapor halinde takdim edilmiştir.
163)Tifo: Dr. el-Hac Kasım Izzeddin (1858-1927), İstanbul, Karabet Mat
nm üçte ikisi kadar daha kalabalık olan Müslüman öğrencilerin çoğunluğunun kendilerinden beklenen başarıyı gösterememeleri; 2) Daha üst sınıflarda da bu öğrencilerin yabancı bir dili öğrenmekte karşılaştıkları güçlükler nedeniyle sa-Nilarının eıuiişe verici biçimde azalması, 3) Ve eğitim dilinin kendi ana dillerine çev rilmesiyle bu guçlugün ortadan kaldırılması durumunda T ürk öğrencilerin de kendi millî ilk ve orta okullarında sosyal ve edebî bilimleri daha sağlam öğrenerek, aslında çok zor ve geniş olan bu tıp ej^ıtiminden kolaylıkla faydalanan gayri ımıslim öğrenciler kadar başarılı olabilecekleri. 4. Ve nihayet, Dr. Ahmet Bey'in ziyaret ettiği butun Avrupa okul ve üniversitelerinde tıp dalında eğitim dilinin o ülkenin millî dilinde yapılması sa>ılabilir.
Bu okulun eski bir hocası sıfatıyla. Gözetle M^dicnle\ı\ okuyuculanna bu konudaki düşüncelerimi aktarmama izin verilmesini rica ederim.
itiraf etmek gerekir ki Dr. Ahmet Bey ve Dâr-ı î>ûrâ-yı Askerî, pek saygıdeğer >’nrtseverlik duygularıyla hareket etmektedirler; eğer böyle bir değişikliğin hemen uygulanmaya konması zamansız, erken, hatta bu kurumun gelişmesi açısından zararlı olmasaydı biz de bu durumu en içtenlikle alkışlayanların başında gelirdik
Bu konuda ikna olmak için, Dâr-ı Şûrâ-yı Askeri'nin sözkonusu kararını belirleyen noktalann eleştirilerek incelenmesine iyimser bir dikkatle yaklaşılması gerekir.
1)Dr. Ahmet Bey, dünyanın uygar ülkelerindeki bütün okullarda, bilim dal-lannın o ülkelerin kendi dillerinde öğretildiklerini iddia etmekledir. Biz bu varsayıma karşıyız çünkü, Rönesans'tan günümüze çok yakın bir geçmişe kadar, Avrupa'nın istisnasız bütün okul ve üniversitelerinde eğitim dili Latince'ydi; Latince'nin tercih edilmesi her ülkede milli dilin, bilim dallarına ait teknik terimler ve deneyimler açısından zenginleştirilmesine kadar devam etmiştir.
Şimdi Türk dili söz konusu olduğunda, bizzat Tıbbiye'de hoca olan Dr. Ahmet Bey'den, kendi ana dilini kullanarak bir ders vermesini değil, sadece gelişigüzel bir hastalık üzerine tartışmasını ve Arap dili uzmanlarının bile uygulamasını tartışacağı ve inanınız ki manası da dinleyicilerin çoğu taralından anla-filamayacak Arapça deyimleri kullanmaksı/nı bu işi gerçekleştirmesini rica ederim. 1833"ten 1843'e kadar Viyana Üniversitesi'ıule iıp eğitimi görmüş olan bizler, kendi deneyimlerimizle tıbbın birçok dalımla eğitim dilinin o yıllarda latince olduğunu gözledik. Ayrıca o dönemde, Almam a yazılmış el kitapları da mevcuttu. Dr. Ahmet Bey tariışmasımla dayanak olarak Yunan Kıallığnu da göttermekledir; gerçeklen de, Atina Üniversitesi kumlur kurulmaz, dört fakültesinde de eğitim dili Yunanca olmuştur. Dr. Ahmet
2)Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne devlete mal olduğu büyük masraflara vek^' yılı aşan varlığına rağmen, askerî sağlık hizmetlerini verebilecek kadroları do|.ı duramamış, böylece payitahtta, vilayetlerde ve kırsal kesimlerde yaşayan km ihtiyaçlarını karşılayabilecek yetenekte ve sayıda hekimi henüz yetişiirJ mediği için, ülkeyi sarmış olan şarlatanlık ve cehalet canavannın kudretliyi çok sayıdaki başını ezmekten aciz kalmıştır. Tıbbiye'ye makul sayıda öğrenci nin geldiği ve özellikle hazırlık sınıflarında ve birinci sınıfta öğrenci sayısının yüzden fazla olduğunu görmekteyiz. Ancak, daha üst sınıflarda bu sayının ka, yirmiye, hatta bazen sekize düştüğü de bilinmektedir
Bu üzücü hayal kırıklığının sebebi nedir? Dr. Ahmet Bey, daha iyi sonuç alamamanın tek engeli olarak Fransızca eğitimi göstermektedir. Ben de bunu incelemek için izin rica ediyorum.
Herkes bilir ki tıp eğitimi yapabilecek duruma gelmek için, mutlaka önceden edebiyat, fizik bilimleri ve felsefe alanlannda aklı geliştirmiş olmak gereklidir. Fransa'da tıp öğrenciliğine kabul edilebilmek için hem edebiyat, hem de fen bölümlerinden lise diploması (Bachelier-Bacalaur^at) ile müracaat etmek gereklidir. Almanya da ise ilkokul sıralarını terk ettikten sonra altı yıl lise eğiti-mi yapmak sonra da iki yıl üniversitede felsefe eğitimi görmek şarttır; bu da Fransa'da olduğu gibi Almanya'da da tıbbiye öncesi on ila on iki yıllık bir hazırlayıcı eğitim süreci demektir. Peki bizde neler yapılıyor?
Bizim tıbbiyemiz birinci bölümü hazırlık ve ikinci bölümü de asıl Mekteb-i Tıbbiye denilen iki bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüme kabul edilmek için Fransızca ve Türkçe okuma ve yazma bilmek aranmakta: çoğunlukla sadece Türkçe okuma yazma bilgisi yeterli sayılmaktadır. Bu bölümde dört yıllık eğilim sürecinde Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca'yla birlikle Geometri, Kozmografya, Genel Tarih, özellikle Osmanlı Tarihi, Aritmetik, Cebir ve nihayet temel felsefe kavramları öğrenilmektedir, öğrencilere yatak sağlanır, giydirilir, beslenir ve eğitimlerine devam edebilmeleri için ücret ödenir. Her sınıfta yıl sonu sınavla-nnı iyi-kötü başaran öğrenci bir diploma el^ ^ için gerekli genel sınavlara girmeden
boyunca öğrenciler doğa bilimleri ve temel tıp bilimleri eğitimi görürler, öğrencilerin ücretleri ilerleyen sınıflarına eşdeğer artışlarla ödenmeye devam eder, yıl sonu sınavları ve sekizinci sınıftan itibaren beş bölüm halinde yapılan genel sınavlar sonucu tıp ve cerrahi dallarında doktorluk diploması elde edilir.
Parlak bir hafızaya ve çok iyi geliştirilmiş bir zekaya sahip olmadıkça veya öğrencilerin beyinlerine bilgileri mucizevi bir şekilde akıtan sihirli bir huni bulunmadıkça. normal zekaya sahip (ki sıklıkla böyledir) bir öğrencinin kısa sürede birbiri arkasına sıralanmış olan bu dersleri genç ve şaşkın beyninde sindire-bilmesi, önemli noktaları anlaması imkân dışıdır; yine de dışarıdan gelmiş ve orta eğitimde eğitilmiş ve başan kazanarak ciddi hekimler olarak yetişen öğrenciler vardır.
Bütün bu sakıncalar, öğretim kurumunun dikkatinden kaçamamıştır. Daha 1857’de, Cemal Efendi nin başkanlığını yaptığı ve Irade-i Seniye ile kurulmuş olan “özel Kurulun” bir bölümü okulda verilen dersleri izlemekle görevli olan müfettişlerden oluşmuştur. O devirde de, hazırlık sınıflarının eğitim programları birçok kez incelenerek ve tartışılarak, tıp eğitiminin temelini oluşturan hazırlık döneminde öğrenciye verilen bilgilerin çok eksik ve eğitim süresinin çok kısa olduğu gözlenmiş ve bu husus defalarca dile getirilmiştir. Bu önemli kusurun giderilebilmesi amacıyla, Tıbbiye'nin gelişimine ve başarısına kendini adamış olan zamanın kurul başkanı, bir toplantı esnasında Harbiye Nezare-ti'nin hazırlık eğitiminin iki yıl daha uzatılmasını ve o zamana kadar programda bulunmayan mantık ve felsefe derslerinin eklenerek dört yıl olan bu eğitim sürecinin altı yıla çıkartılmasını teklif eden önergesini okumuştu. Muhakkak ki altı yıl da yeterli değildi ancak hazırlık eğitiminin uzatılması daha yüksek makamlar tarafından bir kez kabul edilir ve uygulanmaya konulursa, daha ileriki yıllarda uygun bir zaman seçilerek bu konu tekrar ele alınabilirdi.
Aslında, önerge zamanın seraskeri tarafından olumlu karşılandı ama tam uygulamaya geçeceği sırada birkaç entrikacının gizlilikle yürüttüğü kurnaz kışkırtmalar sonucu okulda ani bir ayaklanma baş gösterdi: bu ayaklanma son birkaç aylık sürede gerçekleşen ikinci isyandı, öğrenciler toplandılar, okulun içinde yüksek sesle ve aykırı hareketlerle eski öğretim programının aynı şekilde tekrar uygulanmasını isteyerek greve gittiler.
Harbiye Nezereti’nin verdiği tek cevap ayaklanmayı bastırmak ve elebaşla-nnı tutuklamak oldu. Okulda Seraskerlik tarafından yollanmış bir temsilci olan Refik Bey in başkanlığında özenli bir ankete başlandı. Ancak bu anketin sonunda, Sultan Hazretleri, Seraskerlik aracılığıyla ayaklanan öğrencilere af ilan etme lütfunda bulunarak elebaşlarmın bir esrar perdesi altında kaybolduğu bu bahtsız olaylar
Profesör Mavrog^ny'nin. Gazeffe MMicale d'Orient'nin bir 0 Bülten bölümündeki makalesinden öğrendiğimize göre Tıbbj^f'^V dili olarak Fransızca yerine Türkçe’nin kullanılmasına yliksek mak^ bndan kesin olarak karar verilmiştir. Dr. Ali Bey'in, yayın heyeti için^'^'î Türk gazetesi Terakkfde yavanlanan ve kısaltılmış olarak özeti gazetesinde çıkan ve makalesini Profesör Mavrogeny'nin önerilerine
mek imkan dışıdır.Gerçekten de bu denli hayati bir kararın, böylesinç alındığı daha önce görülmemiştir. Bu kararı hazırlayan ve kışkırtan Dr.y^,î Dr Ahmet Bey ve arkadaşlarının ifadelerine göre sözkonusu
Fger bu görüşe katılsaydım, bu tartışmaya kendi açımdan katılmak anc^
ciddi hekimlerin çoğunluğu gibi ben de olaya başka açıdan bakıyorum. Zira^ nın OsmanlI İmparatorluğu nda sağlık hizmetlerini görecek personelin Fra^ sızca veya Türkçe aracılığıyla yetinmesi değil. Tıbbiye’nin sadece bir isiıuoi. maktan öteye hakikaten adına layık şekilde asker doktorlar yetiştirmeye dev^a^ edip etmeyeceğidir. Bu konudaki fikirlerime inancım öyle sağlam ki. eğer ülke, nin askerî hekimliğinin geleceği açısından felaket ile sonuçlanabilecek bu ted* birler hakkındaki düşüncelerimi içtenlikle açıklamazsam, kendimi görevimi yapmamış addedeceğim. Tabiidir ki, kendi milliyetim beni bu konuda herhangi bir şüphenin üzerine çıkartmaktadır; aynca Fransız dilini savunmakla da suçlanamayacağımı zannediyorum, çünkü gelişme yolunda bulunan Tıbbiye-i Mülkiye de de şahsen Türkçe ders vererek hocalık yapmaktayım.google seo çalışması ve google seo çalışması fiyatları sundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder