24 Mayıs 2015 Pazar

seo kralı ile bilim tarihi bilgisi2

 seo kralı


seo kralı ile bilim tarihi bilgisi2 evet bugün yine sizler icin seo kralı  bilgierini hazırladı ve sizlere en güzel yazıları sunuyor ve seo kralı diyorki Profesör Mavrog^ny, eğitimin Türkçeleştirilmesinde ısrar nedeni olarak, yabancı bir dilde okumanın yol açtığı zorluklar sebebiyle üst sınıflara doğru Müslüman öğrencilerin sayılarının azalması olduğunu öne sürmektedir. Dr. Ali Bey bu iddianın gerçek yüzünü hem kabul etmemekte, hem de olayı tamamen inkAr ederek, muhtemelen millî hislerini zedeleyen bu iddiaya karşı öfkeyle haykırmaktadır. Bu kararın ileri sürülen sebepleri ne olursa olsun ben kendi hesabıma, daha önce de söylediğim gibi burada sadece Genç Türkiye'nin gelişmesine yönelik millî arzuları görüyorum.®^ Ama Ali Bey bu tartışmaya mantıklı çözümlerle değil, basit ve kuvvetli bir olumsuzlukla yaklaşarak katılabilir ki bu. saflı^^ı da aşan bir gözü pekliktir. Eğer Ali Bey izin verirlerse, kendilerine yalnız Mavrogeny'nin değil ve konuyu görüştüğüm bütün Askerî Tıbbiye hocalarının Türkçeleştirme gündeme gelmeden çok önce bana söylediklerini tekrarlamak isterim: Alt sınıflarda Müslüman öğrenci sayısı, yönetmeliğe uygun olarak, gayri müslimlerden üçte iki fazladır, daha üst sınıflarda bu oran giderek Müslümanların aleyhine düşmektedir. Bu hadisenin sebepleri neler olabilir? Acaba Fransızca eğitim bundan sorumlu mudur? Ancak bu zorluk herkes için geçerlidir. Acaba genç Müslüman öğrenci yapısal olarak, Yunanlı, Ermeni veya Musevi gençlerden daha mı yeteneksizdir? Asla, zira Müslümanlar diğer Doğu ırklanna kıyasla onlar kadar canlı ve hareketli
Türkçe'de tıp dilinin geliştirilmesinin geçerli olmayacağım, bunun yalmzca Türkler lehine milliyetçi bir tutum olacağım ve dolayısıyla bu yoldan öp eğitimi ile Ordunun hekim ihtiyacının karşılanamayacağını
Zfkânın dennliü w sa|ltmlıt» pbı bilimsel ejuım için zomniu olan zjk nitelikler açısından bu ırklardan üstündürler. Ancak bu varsayım do^ N dı. Mııslumanlan büifn dünyasında en üst sıralan işgal etmeleri gerekirdl^S bukı onlar muazzam ilerlemeler kaydeden Batılı toplunılann ardından lemeye yeni başladılar Dr MavTOgeny. çoğu Müslüman öğrencinin başan^* gını hazırlık eğitiminin eksikliklerine bağlarken aslında daha uzakta aran^^ elzem olan bir gerçeğin kapısını aralamıştır Batı dünyasında bilim ve sarijt^ kaydedilen dev ilerlemeler, istisnaî doğal yeteneklerin varlığı ile değil, doğal lencklerin belirli bir amaca göre yönlendirilmesini hedefleyen bir eğitim sisi,», mı ile gerçekleştirmiştir. Bu eğitime, bu idmana, çocuk ilkokula girdiği zaniajı değil, çok daha önce ilk zihinsel faaliyetleri belirdiğinde başlamak gereklidir Avrupai düşünceye göre, çocuğun önce ailede eğitilmesi gereklidir; daha anı kucağında iken ailesinin isteklerine karşı çıkmama, kendi kendisine saygı, rç. kabet hissi gibi temel kavramlarla eğitilen çocuklar altı-yedi yaşlarına doğru ilk (iğretime hazırlanmış olurlar. On-on iki yaşlarında sosyal bilimler, Müslüman erkeklerin çoktan aile babalığı yaptığı on sekiz-yirmi yaşlarında da fen bilimle-n (iğrenilir. Doğu da ise çocuk eğitiminde bu dönemler mevcut değildir veya vatım yarnalaktır; hele, Müslümanlarda diğer ırkların hepsinden daha elverişsizdir. Zira onlarda çocuk hâkimdir kendi arzusuna göre hareket eder, çocuk emreder, aileler boyam eğer; diğer bir deyişle çocuk eğitilmez, büyür ve doğanın kendisine izin verdiği ölçüde gelişir. Görev duygusuna, öz saygıya ve itaat etmeye alışık olanların duyduğu hevesle değil, kötü eğitiminin meyvesi olan ilgisizlik ve eylem içgüdüsüylü okula başlar. Aslında genç Türkiye için işte uğraşılacak bir konu. Bu konuda daha fazla tartışmanın ve bütün düşündüklerini ifade etmenin üzerinde durduğum konudan beni fazla uzaklaştıracağını zannediyorum.
Bir süredir Müslüman gençliğin fikir hayatında daha önce görülmemiş derecede canlı bir hareketlenmenin başladığı inkâr edilemez. Okullar açılmış, Batı dillerinden eserler tercüme edilmiş ve birkaç senelik kısa bir zaman diliminde. Türkçe süreli yayınlar ve siyasî gazeteler çoğalmıştır. Bu girişimler ne kadar basit olursa olsun, sonuçlan yakın gelecekte alınacak fikrî bir hareketin başlangıcını müjdelemektedir. Ama Müslümanlann eğitim sisteminde köklü bir reform yapılmadıkça, öncelikle kadınlan eğitmedikçe (zira çocuğun zihinsel yönlendirilmesi onunla başlar) doyurucu sonuçlar
müslimleri uyaran bir diğer etken de, Müslüman gençlerin geleceklerinin her şekilde emniyet altında olmasıdır. Bunlar doktora sınavlarım iyi-kötü geçerlerse. inşallah, yani tanrının ve koruyucularının da yardımı ile tıp hiyerarşisinin üst kademelerine oturacaklarından emindirler. Halbuki gayri müslım öğrenci okula girer girmez, bu kayırıcı ortamda ancak yetenekleri ve bilgisi ile ayakta kalabileceğinin ve kendi gayreti ile varlığını sürdürebileceğinin bilincine varır.
Bizimle hasımlarımız arasında bulunan görüş farkı hayalî gibi durmaktadır. ama hedeflenen amaçlar gerçekten farklıdır. Biz kendimizce orduya en iyi şekilde eğitilmiş hekimler kazandırmayı amaçlarken, basımlarımız ise ülkedeki hekimliği kendilerine mal etmek, millîleştirmek çabasındalar: her iki niyet de hukuken meşrudur ancak gerçekleşme yollarının tek şekilde olması gerekli değildir. Diğer bir ifade ile bu sorunların ikisi de doğal şekilde çözüme ulaşabilir. yani Askerî okulda Fransızca eğitimi koruyarak ve sivil okulda Türkçe eğitimi geliştirerek anlaşma zemini sağlanabilir. Sonuçta Sivil Tıbbiye, kardeş Askerî Okul da uygulanan Fransızca eğitimin tazeleyici etkisinden faydalanarak kârlı çıkacaktır.®^
Problemin başka bir yönüne daha değinmeden geçemiyeceğim Türkiye'nin istikbali lehine çalışan bir çok siyasetçi. ırkları kaynaştırmak ve ortak temas noktalan bulmak için çaba göstermişlerdir; ancak içinde yaşadığımız yüzyılda bu bir hayalden başka bir şey değildir. Zira her ırkın gelişimi kendi kökeni tarafından belirlenmiş ve bu istikamette pek ziyade yol alınmış olduğundan farklı yönler izlemektedir: bu nedenle kaynaşma için gecikilmiştir ve artık kabil değildir. Ancak yakınlaşma imkânlarının bir kenara itilmesine ve zaten var olan uçurumun derinleştirilmesine de gerek yoktur. Her milletin ilerlemesi kendi milli kişiliğini geliştirmeye ve var olan kutuplaşmayı belirginleştirmeye yöneliktir. Bu şartlarda bütün Osnıanlı vatandaşları için geçerli olan ve ırk ayırımı gözetmeden açılmış tarafsız okulların kurulması neden dengeleyici bir çözüm olmasın? Bu okullarda eğitim dili hem en yaygın, hem de en kolay öğrenilen dil olması sebebiyle Fransızca olabilir; işte yeni kurulan Galatasaray Sultanîsi varlığını bu fikre borçludur. Tıbbiye de bu sınıfa giren okullardan biridir veyahut biriydi. Bu okullardan Fransızcanın kaldırılıp yerine Türkçe'nin konması, Hnstiyan kesiminin dışlanma belirlisi olacaktır ve özellikle Tıbbiye'de gayri müsıim genç doktorların çoğunluğu teşkil etmesinden yakınacak ortam kalmayacaktır. Aksi halde gayri müslim hekim kısa sürede az bulunan bir tür yaratık haline gelerek Doktor Ali Bey'in meınnun olması sağlanacaktır. Ali Bey in kendisi de çok iyi bilir ki, eğer Fransızca Müslüman öğrenciler için bir zorluk
İST. aynı en(?fl Türkçe söz konusu olduğunda gaj^i muslimler için geçeri^ Halbuki Mûslümanlann kendileri dahi edebiyat alanında parlak eserler ürej bilecek kadar kendi dillerine hakim değiller.**’
Tariışmamızm çıkış noktası Askeri Tıbbiye de yapılan yenilikler olduğu^, göre bütün görüşlerimi aktarmadan konuyu kapatmam gerektiğine inanıy^ rum. Okul, kendisinden beklenenleri vermekte midir? Bu sorunun cevabı şup. hesiz hayır'dır. Bir reforma ihtiyaç duyulduğu muhakkaktır, ama bugüne kadar düşünülmemiş başka anlamda bir reform söz konusu olmalıdır. Türkiye'de tıp bilimini, yabancı iklime alıştırmaya çalıştığımız egzotik bir bitkiye benzetebilj. riz. Bu bitki uyum sağlayamayıp yozlaştığında eğer defalarca kendi iklimine gönderilip diriltilmezse birkaç nesil sonra cılızlaşması doğaldır. Hareketli bir bilimsel çalışmanın bulunmadığı bir ortamda tıp bilimi de aynen bu bitki gibidir; işin kötüsü bu olay fark edilmediği için geçmişte aynı okulun bağnndan çıkan hekimlerin kendi okullarında hocalık yapmalan ile övünülmüştür. Halbuki bu onarılmaz bir hala ve okulun çöküşünün başlangıcı olmuştur. Çünkü Batı üniversitelerinde eğitimlerini tamamlamış ve çok yetenekli birkaç kural dışı hoca hariç tutulursa öğrenciler içinden seçilen profesör ve yardımcılanndan oluşan eğitici grup faydalı olmaktan çok uzaktaydılar. Aslında diğer ülkelerde binlerce iyi eğitilmiş kişi bulunmasına rağmen, üniversitelerde hocalık yapabilmeleri için bu nitelikler yetersiz bulunur ve daha üstün niteliklere sahip olmaları gerekir; bu yüzden üniversiteler yabancı ülkelerden de hocalar getirtir-ler.67 önemli kürsülerde görevlerin, hocalannın bilgilerine zar-zor sahip çıkmaya çalışan ve genel bilimsel hareketin dışında kalmış öğrencilere nasıl bırakıldığı bir soru işaretidir. Üstelik ülkede yoksul fakat dışanda eğitim görmüş, hocalık için gerekli değerlere sahip hekimlerin varlığı da bilinmektedir (Burada yabancılan kastetmiyorum).
Ayrıca okulda kalabalık fakat düşük maaşlı personele sahip bir kayıt bürosu kurulmuştur, ancak iyi işe iyi para ödemek gerektiği unutulmuştur. Bir tıp hocası eğer hasta bakarak hayatını kazanmak mecburiyetinde ise kendisini mesleğine tam olarak veremez çünkü hocalık görevi haftada bir kaç saat ders vermekle sınırlı değildir, bilimsel ilerlemeleri izlemek şantır. Dolayısıyla, eğer bir reform söz konusu olacaksa, düzeltilmesi gereken zayıf nokta buradadır. Her şeyden önce bu yaraya parmak basmak gerekir. Hocalar sayıca az olup, kendilerine iyi para ödenirse benliklerini, ortada dolaşan bütün
ŞOrâ'nın aydın başkanın, her sene belli sayıda öğrenciyi Batı'ya yollayıp hocalığı öğrenmelerini uygun bulan düşüncesini alkışlamak gerekir. Başkana göre yabancı ülkelerden bu genç hekimlerin hepsinin eğiticiliğe uygun olacağını düşünmek hatalıdır; bu durumda tek umut çoğunluğun içinde hiç olmazsa birkaç kabiliyetli kişinin çıkacağıdır.
Tatminkâr sonuçlara varmak için tek şart eğitici personelin titizlikle seçilmesi değildir; öğrencilerin de seçimi önemlidir. Askeri ve Sivil Tıbbiye de okumak için gerekli ön bilgilere sahip olmayan gençlere okula kabul edilmemelidir; bu ön bilgiler de ancak lisede kazanıldığından, tıp öğrenmek isteyen her öğrencinin Mekteb-i Sultanî’den (Galatasaray Lisesi’nden) veya aynı seviyedeki azınlık liselerinden edebiyat ve fen dallarında yeterlik diplomalarını getirmeleri şart koşulmaladır.^ Sonucu şöyle özetleyebilirim:seo ve seo kralı sundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder