2 Ağustos 2015 Pazar

seo fiyatları ve islam ve insan felsefesi73

seo fiyatları ve islam ve insan felsefesi73

 güzel bilgileri sizldere yazmak icin gece gündüz demeden ben ve seo fiyatları çalısıyoruz  Hatta, bir kimse, bir başkasmaS^ ken duyduğu lezzet, başkasının kendisine ihsanda f duyduğu lezzetden, tatdan çokdur, derler. [Bu felsefe \ nisme) denir ki, Pisagor ve yeni Eflâtûnculann yoluduî y'S lâtûnculuğu kuran Plotinosdur ki, hareket noktası EDâiû alar nazariyyesidir.] Mevcûd İncfllerde îsâ aleyhisselâma edilen (Vermekde olan lezzet, almakdaki lezzetden çokdmf^ İşrâkıyyûn felsefesinin esâs prensibinin aynıdır. [Revâkıyy^ İşrâkıyyûn felsefecilerinin, din kitâblarından ve din öğrendikleri şeyleri, kendi fikrleri ve buluşlan gibi bildirdik buradan da anlaşılmakdadır. Büyük İslâm âlimi imâm-ı Mülaj,. med Gazâlî “rahmetullahi aleyh”,'’* böyle olduğunu {El-münkgi mineddalâl)ve (Tehâfüt-ül-fclâsife) kitâblannda uzun büdirmti. dedir.

Eflâtûnun kurmuş olduğu felsefe mektebi, fikrleriylebetaba yedi, sekiz asr yaşadı. Bu felsefe mektebinin görüşleri İtalyaı® dışına çıkmış, bilhâssa milâdın üçüncü asrmda Iskenderiyşe mektebinde en büyük te’sîrini yapmışdı.} Eflâtûnun diğer felsefi görüşleri ile berâber, üç uknûm fikri de, Iskenderiyye mektebk-rine jeçmiş ve îsâ aleyhisselârmn zuhûru sırasında bu mektehte-de oİcutulmakda idi. Hattâ, o zemânlarda yehûdî âliınlerindeı olup, İskenderiyyede meşhûr olan Philo dahî, bu teslis, üç uknûm fikrini, Mûsâ aleyhisselâmın dîninin inanç esâslan içinde > bulmak istemişdir. Bu istekle, (Tevrâtda bildirilen dünyânın altı \ günde yaratılmış olduğu doğrudur, Çünki, üç sayısı altının yansı- [ dır. İki sayısı da, altının üçde biridir. Bu adet hem erkek, hem dişidir. Tanrı, akl ile izdivâc edip, akldan sevdiği oğlunu meydâna getirmişdir ki, bu dünyâdır) demişdir. Philo meleklere, kelime-i ilâhiyye dediği gibi, dünyâya da kelime-i İlâhiyle demişdir. Bu da, Eflâtûnun felsefesindendir. [Dahâ sonra yeni Eflâtûnculuk adım alarak devâm eden Eflâtûn felsefesi, en büyük darbeyi Nasranîliğe, îsevüiğe vurdu. Yeni Eflâtûnculuğun en kuvvetli olduğu ze-mân, milâdın üçüncü asrıdır ki, hıristiyanlığın Roma devletinin (h-ni olduğu zemândır. Bu felsefeye inananlar, Allahü teâlâmn varlığına, birliğine ve îsâ aleyhisselâmın peygamberliğine inanmak olan tevhîd dînini, tahrif etdiler. Dahâ sonra, bu dîne putperestlik de sokuldu. Milâdın dördüncü asnnda yaşayan Saint Aueus-tin (354-430), Eflâtûnu hıristiyanlaşdırmağa çabşır. Augustoin
lîsi isbât için yazdığı (de Trinite) kitâbında ve diğer kitâblann-fiâ Tann, rûh ve kâinat hakkındaki düşünceleri, Eflâtûn felsefe-S aynıdır. Eflâtûnun (akl, irâde ve his, bir insan meydâna geti-sözünü, teslisi isbât için delîl getirir ve (teslîsdeki üçlük birbirinden ayn olmakla berâber, bir Tanrı meydâna getirir) der. Eflâ-jûnve talebelerinin gerçek Tanrıyı idrâk etdiklerini söyler. Eflâtû-flunidealar felsefesinden hareket ederek, kelâmın yaratıcı olduğunu ve kelâmın îsâ aleyhisselâm olduğunu savunur. Hıristiyanlar arasında kendisine kıymet verilen ve hıristiyan azizlerinden kabul edilen Augustin, hıristiyanlıkdaki teslis, hayr ve şer inançlarının ajmen Eflâtûnun felsefesinde bulunduğunu, i’tirâf etmekdedir. Hattâ teslisi isbât için Eflâtûnun görüşlerini delîl olarak zikr etmekdedir. Mîlâddan 350 sene önce ölen bir kimsenin fikrlerinin, hıristiyanlık inançları ile aynı olınasma hıristiyanlar acabâ nasıl ce-vâb verirler. Bu hâl, Eflâtûnun, îsâ aleyhisselâm zemânında yaşadığını göstermekdedir ki, doğrusu da budur. Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Rabbani AEuned Farûkînin “rahmetullahi aleyh”*" (Mek-fûbât) kitâbınm 266. cı mektûbunda da böyle olduğu bildirilmek-dedir.
Milâdın sekizinci asrında kilise azizlerinden Saint Thomas da, Eflâtûnun talebesi Aristonun felsefesini esâs alarak, Hıristiyanlık inançlarını, bilhâssa teslisi isbâta çalışır. Bu kitâbımızda. Eflâtûn ve Aristo felsefesinin gerçek müdâfii olan, kilise azizlerinin temâ-rnını zikr etmemiz mümkin değildir. Ancak okuyanlara gerçek bir fikr vermesi bakımından bir husûsu zikr etmek fâideli olacakdır: Bütün Ortaçağ boyunca ve Avrupada rönesansın gerçekleşmesinden sonra dahî, Eflâtûn ve Aristonun felsefesine karşı çıkmanın, kabûl etmemenin, hattâ küçük bir i’tirâzm cezâsı, kilisenin engizisyon mahkemeleri karan He ölümdü. Bugün, teslise inanan hıris-tiyanlar, acabâ bunu nasıl îzâh ederler? Eflâtûn felsefesi (Plato-nism), Revâkıyyûn felsefesi (Stoicism), İşrâkıyyûn felsefesi (Gnosticism) ve diğer yunan felsefe mekteblerinin hıristiyanlık inançlannın te’sis ve teşekkülünde büyük etkisi olduğu muhak-kakdır. Bu husûs. Dr. Edvvin Hatchin (The İnfluence of Greek Ideas on Christianity=Yunan felsefesinin Hıristiyanlık
mevzu’ olup, konuşulan [ve çeşidli felesoHann değişip anlatmaya çalışdıklan] şeylerdir. [Çünki bunlar, İlâhî d Peygamberler tarafından bildirilmişdir.] Teslise âid sözle İlâhî dinlerde ve hakîkî İncîllerde
pışan Benî İsrâüe de, kıymet verirdi. Yehûdîler gibi, Yahyâaley. 1 hisselâm tarafından (Erden) nehrinde vaftiz olundu. [Erden, y/am , Ürdün nehri, Fiüstinde bir nehrdir. 250 km. uzunluğundadır.]Doğ-duğu zemân sünnet olundu. Kendisi kimseyi vaftiz etmedi. Oruç tutdu. Domuz eti yimedi. (AUah bana hulul etdi. Ben Allahın en- ; lî ve ebedî oğluyum. Benim şahsım iki tabî'atdan ya nîkâmil birin- ^ sanoğlu ve Allah oğlu, ya’nî ilahhkdan mürekkebdir) demeâ i (Rûh-ül-kuds, babamın ve benim müşterek emrimizle iş yapar. Üç ı mukaddese ya’nî baba, oğul, rûh-ül-kudse îmân ediniz) demedi. | (Ben şerî’ati değişdirmeğe değil, kuvvetlendirmeğe geldim) dedi. | Bütün târih kitâblan, îsâ aleyhisselâmın hayâtında ve havârîlerin t zemânlarında, teslise dâir nasârâ arasında bir fikr olmadığı hususunda müttefikdir.
Üç uknûm sözü, hıristiyanlar arasında milâdî ikinci asr sonlarında ortaya çıkdı. Bu fikr, îsâ aleyhisselâmın teblîg etdiği dînin temâmen hilâfına, zıddına olduğundan, üç uknûma inananlar, bir müddet bu inançlarını nasrânîlerden gizlediler. Fekat gizli bir şeklde yaymağa çalışmakdan da, geri durmadılar. Bu sıralarda teslis [üç tanrı] inancına sâhib olanlar, i’tikâdlanmn [inançlarının] ve tutduklan yolun revaç bulması için, Yuhannâ İncilini ve sonradan yazıhp havârîlere atf edilen mektûblar ile Pavlosdan naki edilen mektûblan neşr etdiler, yaydılar. Bundan sonra nasârâ arasında ihtilâflar meydâna geldi. Pekçok münâkaşa ve riıücâde-lelerin meydâna çıkmasına sebeb oldu. Allahü teâlânm birliğine, vahdete inanan nasârâ ile teslise inananla»- içerisinde yazı yaza-
eli kalem tutan kimseler, kendi i’tikâdlannın revâc bulma-tarafa gâlib olmak için, günbegün İncîller ve havârîle-''pisbe't edilen sayısız risaleler, mektûblar yazdılar. Nihâyet mî-Ljjçyiiz pallarında bu ihtilâflar iyice büyüyerek, hıristiyanlar iki tövakfırkaya aynidılar. Bir kısın hıristiyanlar, îsâ aleyhisselâmın jıiçbir fark olmadan aynen Allah olduğunu iddiâ ediyorlardı. Bunlann reisi İstanbul piskoposu Atnasius idi. Diğer kısm hıristi-vjnlar ise. îsâ aleyhisselâmın mahlûkların en üstünü ve Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber ve Allahın kulu olduğu inananda idiler. Bunlann reisi de. Aryüs (Arius) ismindeki râhib ile lanit piskoposu Ushiyus idi. [Bundan önce Antakya patriki Yûnus $emtnâs da. Allahü teâlânın bir olduğunu i’lân etmişdi. Çok timseler doğru seo fiyatları yola gelnıişdi. Fekat sonradan, teslise inanan ba'zı papazlar, teslise [üç tanrıya] tapınmağa başladılar ve bunu yaymağa uğraşdılar. Böylece, teslise inananlar da çoğaldı.] Teslise inananlar ile, îsâ aleyhisselâmın Allahın kulu ve Peygamberi olduğuna inananlar arasındaki münâkaşalar, bütün milletin efkârını kanşdırdı. Devlet işleri de, sıhhatli bir şeklde yapılamaz hâle geldi. Bunun üzerine, İmperator Büyük Kostantin, bu karışıklıklara kat’î bir son verilmesi için, İznikde üçyüzyirmibeş târihinde, büpük bir rûhban cem’iyyeti topladı. Bu meclisde, hıristiyan din adamlannm ileri gelenleri bulundu. Birçok konuşmalardan sonra, Atnâs tarafdârlan gâlib geldi. Üçyüzondokuz papazın ittifâkı ile, îsâ aleyhisselâmın Allahın biricik oğlu olduğu, Allahın sulbünden geldiği, Allahdan Allah, Nûrdan Nûr, Allah-ı hakîkînin, Allah ı hakîkîsi olduğu ve Rûh-ül-Kuds ya’nî azîz rûhunda Allah olduğuna îmân etmek esâsları, kabûl edildi. Bu İznik konsilinin ahvâlini bildiren (Nicofor) târihinin sekizinci kitâbının yirmi-üçüncü faslında ve (Barunius) târihinin birinci cildinde, (Aryüs tarafdârlan üe Atnâs tarafdârlarmın konuşmaları devâm ederken, meclis a’zâsmdan Karizamet ve Mizuniyus isminde iki piskopos vefât etmişlerdi. Meclis sonunda, yazılan kararnâmenin imzâ-sı sırasında, dililip mezârlarından kalkdılar ve imzâ atdıkdan sonra tekrar vefât etdiler) demekdedir. Kalem ucu ile yazarak, ölüleri diriltmenin kolay olduğu asrlarda, kilise târîhcileri gibi emîn ve i’timâdlı olacak kimseler bile, hamiyyet ile böyle bir yalanı söylemekden kendilerini alamamışlardır. Nasrânî [İsevî] dîni gibi, sahih bir dîni, güyâ revâc bulmasına sebeb olur zanm ile, bu gibi garîb şeylerle doldurup, çeşidli maskaralıkların etrâfında dönüp durmuşlardır.
edildi. Aryüs milâdın (270) senesinde İskenderiv gâzîde doğduğu da rivâyet edilmişdir.] La’net ediidk? kaç sene yalnız yaşamışdır. Daha sonra, kendi mezhek"*^' n olan İzmit Piskoposu Ushiyusun tavassutu ve İmperîî'^%, tinin baskısı ile kilise tarafından afv edilmişdir. Kosianr'H yüsün mezhebini kabul ederek, kendisini İstanbula daV'' dir. Patrik Aleksandrusun şiddetli muhalefetine rağmen inananlara gâlip gelmek üzere iken, milâdın 336 târihinde bir ağndan ansızın vefat etmişdir. Vefâtından sonra da. n^ j; bir hayli yayılmışdı. Mezhebini Kostantinin oğlu KostansüeV^i leri resmen kabûl ve himâye etmişlerdi.
Atnâs (St. Athanese) ise, milâdın 296 târihinde İskendernyc^' doğmuşdur. 325 de İznik konsilinde teslis için ileri sürdüğü fe-.: çeleri ile şöhret buldu. 326 da İskenderiyye patri^ oldu. An-,. mezhebine ve îsâ aleyhisselâmın insan ve Peygamber şiddet ile karşı çıkdı. 335 de Sur şehrindeki rûhban meclisinde.a yüs tarafdârlannca patriklikden azl edildi. Dört sene sonra.Rou; meclisince yeniden patrik yapıldı. 373 de İskenderiyy'edeöldû.A yüs mezhebi aleyhine kitâblar yazdı. Mayısın ikisinde yortusuy
İznikdeki rûhban meclisinin zabtlannda bildirildiğine göre.t asrda her tarafda bir çok İnciller bulunup, bunların doğrun yanlış olanı fark olunamıyordu. Bu İncillerden eUi dört muhtel Incil nüshası hakkında, bu meclisde çeşidli münâzaralm yapılt Bu meclisde bulunan papazlar, İncilleri okuduklan zemân ellidört İncil nüshasından, elli adedinin aslları olmadığım anlayıp ted etdiler. Dört nüshanın doğru, diğerlerinin bâtıl olduğuna, kaıaı y verildi. O zemândan beri [m. 325] bu dört İncilden (Matta. Maı-kos, Luka, Yuhannâ) başkasına i’tibâr olunmadı ve ele geçen nüshalar yok edildi. Bu meclisde, iki binden ziyâde rûhban bulunup, bunların çoğu, Aryüs gibi, Allahü teâlânın bir ve îsâ aleyhis-selârnın Onun kulu ve resûlü olduğuna inandıkları hâlde. k\-nâs, İstanbul piskoposu olduğundan, piskopos rütbesinde olanların çoğu [makâmlarını gayb etmek korkusundan] Atnâs tarafım tutdular. Din gibi en büyük ehemmiyyeti olan bir işin, incelenmesi ve doğru olanın beyân edilmesi husûsunda bUe, papazların, makam ve mevki’ korkusu sebebi Ue, Aryüs ve tarafdârlan mağlûb oldu. Bunun üzerine, Aryüs kiliseden kovuldu Daha sonra, Atnâs patriklikden uzaklaşdırıhp, Aryüs İstanbula da'vet edildi. [Fekat yukanda da zikr etdiğimiz gibi, İstanbula eelmeden öldü. Büyük Kostantin, Aryüs mezhebini kabûl etmişdi 1 MI d 337. nci senesinde, Kostantinin ölümünden -''nra, Atnâs tarafd^^'
Aryüs tarafdârlan arasında büyük çarpışmalar meydâna ".jj Bu karışıklıklarda Aryüs tarafdârlan gâlib geldi. Uzun
ddet Arj'üsün mezhebi her yere hâkim oldu. Fekat dahâ son-Atnâs tarafdârlan hâkimiyyeti ele geçirdiler. Aryüs mez-^ehine tâbi’ olanlan çeşidli eziyyet ve işkenceler ile perişân etdi-ler-
[(Kâmûs-ül-a’lâın)ın bildirdiğine göre, (İmperator Teodosius, Afi-üs mezhebini temâmen yasak etdi. Bu mezhebe tâbi’ olanların öldürülmesini emr etdi.)]
İznik meclisinde, her ne kadar teslîs esâsı te’sîs edilip kabül edilmiş ise de. (Rûh-ül-kuds)ün ne olduğu şübheli bırakılmış idi. Rûh-ül-kudse de, bir ma'nâ verilmesi lâzım idi. Mîlâdın 381 senesinde İstanbulda toplanan meclisde buna da karar verildi. İznik meclisinde alınan kararlara (Rûh-ül-kuds de, sevilecek bir Allah-dır. [Baba ve oğul ile aynı cevherdendir.] Oğlun emrini yapar. Oğul ile berâber ona da ibâdet olunur) esâsı ilâve edildi. Dahâ sonra, Roma^lisesi, Rûh-ül-kudsün, Babanın emrini yapdığını ileri sümp, Ruh-ül-kuds, Baba ve Oğulun emrlerini yapar inancını te sis eldi. Bu karar, ilk der a milâdın 440 ncı senesinde İspanya pa-pazlan, 674 [m. 1274] senesinde de, Lyon şehrinde toplanan rûh-ban meclisi tarafından tasdik edildi.
Rûh-ül-kudsün mevkı’i, bu şeklde ta’yîn edildikden sonra, sıra hazret-i Meryeme geldi. Onun da, hakîkaten Allahın annesi olduğuna ve Isâ aleyhisselâmda, ilahhk ve insanlık gibi iki tabiat ve bir şahıs bulunduğuna, 431 senesinde Efesus (Efes)de toplanan rûh-ban meclisinde karar verildi. O cem’iyyetde bulunan. İstanbul piskoposu Nestorius, hazret-i Meryeme (Mesih îsânın annesi) denilmesini istediği için, buna (Esharyûtî Yehûdâ) lâkabını vererek, hakaret etdiler.
[Nestorius, Sûriyeli bir papazdır. II. Tehodosius tarafından 428 de İstanbul patrîki yapıldı. Aryüs tarafdârlarına çok zulm etdi. Bunlann toplandıkları binâları, içindekilerle berâber yakdırdı. 0 zemân, hazret-i Meryem için kullanılan, (tanrı anası) (Theote-kos) la'bîrine karşı çıkdı. Antakyadan Anastasius ismindeki, i’ti-raâd etdiği bir râhib seo fiyatları getirterek, İstanbulda her yerde konuşdurdu. Anastasius, (Kimse Meryeme Allahın anası demesin. Çünki, Meryem insandı ve Allahın bir insandan doğması imkânsızdır) diyordu. Bu konuşmalar, muhâlifi olan papaz Kyrillos ve tarafdâr-lanm kızdırdı. Karışıklıklar artdı. Kyrillos, Nestorius ve tarafdâr-lannın konuşmalarını Papa I. Celestine bildirdi. Papa, Nestoriu-sun nüfûzunun artmasını kıskandığından ve hazret-i Meryem hakkında, kendi fikrinin sorulmamasma kızdığından, 430 da
Papaz Kyrillos ve arkadaşları, Theotoekos kilisesinde i dan fikrlerini açıklamasını istedi. Dahâ sonra 159 piskop ran ile Nestorius ve akideleri aforoz edilerek la’net olund^v^’ rius, çeşidli yerlere sürgün edildi. En son olarak, yukanMıstl'*' ! yük vâha denilen çöllük bir yerde 451 de öldü.
Nestoriusun ileri sürdüğü üç fikr vardı. Bunlar.
1— îsâ aleyhisselâmın, biri cismleşen kelâm, ya’nîilahvt^ji insan olmak üzere iki ayrı kişiliği vardu.
2—.Bu iki husûsiyyet, cismânî olarak birleşmez, ma’nevîdir.
3— Hazret-i Meryem, tanrının (kelâmın) değil, insan olanis^l nm annesidir.
Nestoriusun kurmuş olduğu hıristiyan fırkasına (Nestuıîlik)it, nUdi. Bugün, ekseriyyet ile [çoğunlukla] Sûriyede bulunuılaı
Protestanların ve diğer hıristiyanlann, (min indillah) ya’m[Aj,, lah tarafından] gönderildiğini iddiâ erdikleri bn dînin, i tikâdkm.; en mühim esâslarını, birkaç yüz papaz bir araya gelip, tesbît edebi- ^ liyor. Ortaya atılan bir fikri, bir görüşü de, dînin esâsı olarakbS \ edebiliyor veyâ red edebiliyorlar. Dinlerini, kendi akllan ile tabî, ,v tebdü edebiüyorlar. Böylece hıristiyanhk, hiçbir akl-ı selimin kaba ‘ edemiyeceği bir din hâline gelmişdir. Avrupah pek çok ilm vetea adamı da, bu sebebden hıristiyanlığı terk etmekde, pek çoğuislâ-miyyet ile şereflenmekdedir.]
Bu kanşıkhklardan sonra, resmlere ve heykellere, putlara tapınmanın câiz olup olmadığı mes’elesi ortaya çıkdı. Çünki, Mü-sâ aleyhisselâmın dîninde resm ve heykellere ibâdet yasak edil-mişdi. Bunun için, İsevîliğin ilk ortaya çıkdığı sıralarda da, bütün havârîler ve onlara tâbi’ olan şâkirdleri, resm ve heykellere ibâ-detden sakmmışlardı. [Hıristiyanlık, İtalya ve İngiltere gibi Avrupa memleketlerine yayıldı.] Buraların ehâlîsi önceden putperest olduklanndan, putlara ve resmlere ibâdete meyilli [ahşmış] idiler. [Çünki buraların ehâlîsi, inandıklan her ilah [tann] için putlar, heykeller yapıyorlardı. Aralarında en meşhûr ve en ileri olan san’at da, put yapmak, ya’nî heykeltraşcılık idi ] Hıristiyanlık bu Avrupa memleketlerinde yayıldığı sırada, ba’zı nanazlar Isâ aleyhüsselâmın annesi hazret-i Meryerr , var.,ı„_ r j.. ’
ma] resmlere hürmet ve ta’zîm edilmes
seo fiyatları yazdı...
düzce kiralık daire : düzce kiralık daire kiralık daire : kiralık daire düzce merkez kiralık daire : düzce merkez kiralık daire düzce kiralık daire 1+1 : düzce kiralık daire 1+1 düzce eşyalı kiralık daire : düzce eşyalı kiralık daire düzce kiralık daire metek toki : düzce kiralık daire metek toki düzce kalıcı konutlar kiralık daire : düzce kalıcı konutlar kiralık daire düzce günlük kiralık daire : düzce günlük kiralık daire düzce emlak : düzce emlak düzce satılık daire : düzce satılık daire düzce satılık daire sahibinden : düzce satılık daire sahibinden düzce merkez satılık daire : düzce merkez satılık daire düzce satılık daire toki : düzce satılık daire toki düzce satılık daire kalıcı konutlar : düzce satılık daire kalıcı konutlar düzce satılık ev : düzce satılık ev düzce satılık dükkan : düzce satılık dükkan düzce satılık arsalar : düzce satılık arsalar satılık arsalar düzce : satılık arsalar düzce satılık arsalar : satılık arsalar sahibinden düzce satılık arsa : sahibinden düzce satılık arsa düzce günlük kiralık daire merkez : düzce günlük kiralık daire merkez sahibinden günlük kiralık daire : sahibinden günlük kiralık daire sahibinden günlük kiralık daire düzce : sahibinden günlük kiralık daire düzce düzce günlük kiralık daire : düzce günlük kiralık daire

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder